menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dindarlık kavramı

20 0
07.07.2025

Türkçede anlam daralmasına uğrayan kelimelerden biri dindarlık kelimesidir. Bu kelimenin Türkçede kullanılmaya başlaması oldukça eskiye dayanıyor. Nişanyan sözlüğüne göre kelime Farsçadan Türkçeye geçmiş. Orta Farsçada “din sahibi” anlamına gelen “dîndâr” kelimesinin 900 yılında önceki Türkçe kaynaklarda “mani rahibi” anlamında kullanıldığı tespit edilmiş. Fakat Dânişmendnâme’de (1360) “Gayet dindar, sâlih ve âlim bir kişi idi” dizesinde bugün kullandığımız anlamda kullanılmış.

Türkçede aynı anlamda kullanılan bir diğer kelime, Arapçadan dilimize geçen “mütedeyyin” lafzıdır. Bu kelimenin, dindar kelimesinden biraz farklı bir iması vardır. Dindar kelimesi, dinin sahibi anlamına gelirken mütedeyyin, dini zorlama, çaba ve gayretle yaşayan kimse demektir. Eğer bu imayı dikkate alarak anlayacak olursak mütedeyyin, dini yaşama çabasındaki kişi demektir. Kelimenin dindarlık’a karşı gelecek şekilde mastar hali ise “tedeyyün” lafzıdır.

Her ne kadar köken tahlillerine girdiğimizde aralarında ince farklar bulunsa da iki kelime de Türkçede daha ziyade katmanlı bir dinî yaşantıyı ifade edecek şekilde kullanılır. İster dinî inanç ve hayat hakkında eğitim görmüş veya derinlemesine tefekkür etmeye imkân bulmuş olsunlar isterse sadece kendi tecrübe ve gözleminden hareket etsinler genel olarak insanlar dini yaşamanın muhtelif seviyelerine dair açık bir bilince sahiptir. Yani neredeyse herkes dindarlık veya tedeyyünün kendi içinde farklı seviyeler barındıran katmanlı bir durum olduğunu bilir. Kimi durumlarda görünür olandan öteye geçemez. Kimi durumlarda görünmez ama şahsın derununda derin bir Allah’a yöneliş olabilir. Kimi durumlarda görünen ile görünmeyen örtüşür. Biz insanların zihin ve kalplerine nüfuz edemediğimiz için ekseriyetle dindarlığı fiil ve tavırlara yansıyan yönleriyle takdir ederiz. Fakat aynı zamanda fiil ve tavırların kişinin inanç ve niyetleriyle her zaman uyumlu olmadığını da biliriz. Bu bağlamda her dinin ve mezhebin farklı seviyeleriyle........

© Yeni Şafak