YPG/SDG-Şam uzlaşısının küresel zemini…
Bölge bir akla göre düzenleniyor ve bu aklın tepesinde, hem kurulmasında hem pratiğinde Türkiye bulunuyor…
Terörist YPG/SDG’nin teslim olması/biat etmesi, nefis Türk işçiliğine işaret ediyor…
Başka oyuncular yok mu? Var. Olmasa garip sayarız. Kimi müspet kimi menfi rol oynadılar/oynayacaklar, bunun da tercümesi gerekiyor…
Esad’a, “gel barışalım, kucaklaşalım” ile başlayan gambit, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin stratejik bir topu en geniş alana açması, Türkiye-Irak ilişkilerinin ve-dahi Kuzey Irak’ın uygun kıvama getirilmesi, Şam yönetiminin el değiştirmesi ve Esad’ın oyun dışı bırakılması, İran’ın yolculanması, Rusya’nın darlanması, nihayet pazartesi akşamı da SDG/YPG’nin Şam yönetimine gelip, “nereyi imzalayacağız” demesi…
Gelişmeler devam edecek ve bu süreci
temkinle
takip edeceğiz. Bu da normaldir. Dilimiz çok yandı. Ama cümle şudur;
SDG kendini feshetmiş oldu.
Arkasında (ABD politikası) ve içinde (PKK) olanlar da…
Bu haliyle dahi tarihidir.
Başka sayfadır. Az değil, çok şeydir!..
***
ABD’nin tutumu kuşkusuz en merak edilen noktaların başında geliyor. Suriye ve PKK konusunda Amerika’nın tarihi pozisyonundan gayrı Trump yönetimi uzun süredir sessiz. Ancak, o da bir soru üzerine Trump’ın, “Suriye’nin anahtarı Türklerin elinde” cevabı akılda kaldı. Bugünden bakıldığında haklılığı anlaşılmış olmalı. Ama,
“bunun dışında bir şeye karışmadılar mı
” sorusu yerindedir. Bunu tahlil edelim…
SDG/YPG’nin Şam yönetimi ile tokalaşmasından sadece birkaç saat önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar, Ankara’nın “haberdarlığını’/aynı temkini son ana kadar sakladığını/koruduğunu işaret ediyor. Ama küresel bağlama oturtuyor. Trump Amerika’sının yaklaşımını oradan anlayabilir miyiz?
“Dış politikada son haftalarda yaşanan tartışmalar artık hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmeyeceğini göstermiştir. Daha açık........
© Yeni Şafak
