Temas
Fazla değil ‘birazcık’ bilenler, pazartesi günü İstanbul’da gerçekleşen Rusya-Ukrayna toplantısından bir şey çıkmayacağını kestiriyorlardı. Öyle de oldu. Bu ‘faydasız’ anlamına gelmiyor. Öyle veya böyle ‘yapıcı atmosfer’ tarifi doğrudur…
Hem toplantının şekil şartları ve fark edilmeyenleri üzerine hem de küresel sorun haline gelen barışa ‘ilerleyememenin’ anatomisine çalışalım…
1.
Toplantıdan hemen evvel Kiev’in Rusya’ya yönelik gerçekleştirdiği SİHA’lı saldırılar için “seçilen gün” tabii ki İstanbul toplantısına ayarlıydı.
2.
Bu atağın; aklı, planı, istihbarat desteği, silahları olduğu gibi Batı’ya aittir. Yarattığı maddi hasara yönelik her iki ülkenin açıklamalarına güvenilemez. Yalan savaşın doğasında var.
. Anlıyoruz ki, “toplantının sonucuna ilişkin de mesajı” varmış.
Birinci İstanbul toplantısı “nasıl bozulduysa”, ikincisine yönelik sabotaj girişimidir…
4.
ABD’nin nisbi sessizliği, Moskova’nın diretmesiyle ilgilidir ve Trump’ın mesajı parafladığı anlaşılıyor. Yorum uzatılırsa Rusya’nın “içine” yönelik mazrufu da vardır.
. Yine de bu saldırı savaşa herhangi yeni yön veremez. Karizma çizer, çizdi de. Savaşta şaşırtacak kadar bir ülkenin moralini bozan örnek arıyorsanız;
Karadeniz’de Rus filosunun bayrak gemisi ‘Moskova’nın batırılması böyle bir şeydi. Ya da Wagner olayının giriş-gelişme bölümleri, “Prigojin’in ihaneti
” o etkiyi yaratmıştır. Ama Rus heyetinin geri çekilmeyip, Çırağan Sarayı’nda yerini almasıyla son atağın etkileri bitmiştir.
6.
İstanbul’a ayrı bahis açmak gerekiyor; Rusya, ABD ve Ukrayna, açık ve resmi biçimde İstanbul’un “barış platformu” olduğunu ilan ettiler. Küresel kabuldür. Türkiye’nin diplomatik gücü ve prestijine tartışılmaz katkısı var. Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Zelenski-Trump-Putin’i Türkiye’de buluşturma davetinin, Beyaz Saray’dan ‘hemen’ kabul görmesi,
hızlı senkron
güçlü delildir.
7.
Söz Amerika’dan açılmışken,
Dışişleri........
© Yeni Şafak
