Stratejik duygu olarak “Türk sabrı”…
Hindistan-Pakistan arasında yaşanabilecek savaşın iki ülke başkentlerinde değerlendirilişi ile Türkiye’nin Suriye’de yaşanan son gelişmeler üzerine, örneğin, silahına davranıp-davranmamakta kurduğu tartının benzerlikleri var…
Türkiye silaha davranmak istemiyor şu anda ve sebeplerini konuşacağız…
Uzaktan gelelim…
22 Nisan “Phalgam” saldırısının sebep-sonuç ilişkisi, haritalar üzerinde saatlerce bayıcı ve vahimi
alakasız
detayla milleti ilgi gösterdiğine pişman edecek denli boğuyorsa, açık yazalım, suç palyaçoların olmaz. Sirke gidenlerin olur…
Devamını, geleceği de anlatamazlar. Yani Hindistan ne düşünüyor, nasıl yapacak, Pakistan ne düşünüyor, yapıyor, bilmezler. Maksat ekranda hareket olsun. Oysa bundan sonrası,
saldırının sebebi ile, kime yaradığı ile ilgili değerlendirmede mutabıksak, -evvelki iki yazımız- devamının onunla bağlı/ilgili olacağıdır…
***
Hindistan yönetimi, saldırının arkasındaki aklı İslamabad olarak kesin biçimde tanımladığı için, “bir şey yapmak” konusunda kendini kamuoyu önünde bağladı. Kamuoyu da zaten hazırdı…
Tabii bu “şeyin” illa yakıcı bir cevap olması gerekmiyor ama “tatmin edici” olduğu kadar “karşıyı” raydan çıkarmaması gerekiyor. Zor kısım bu. Buraya kadar tahmin edilebilir…
Ama Başbakan Modi çok garip bir şey yaptı…
Pakistan’a verilecek yanıtın şekli, çapı, gücü, hedefleri ve zamanlaması konusunda tüm karar yetkisini silahlı kuvvetlere bıraktı!..
Başbakan bırakmakla da kalmadı, ‘coşkuyu’ da verdi; ‘silahlı kuvvetlerimizin profesyonel yeteneklerine inancım ve güvenim tam’…
En ufak ve kontrolsüz kıvılcımda, Ortadoğu-Batı Asya ve Uzak Asya coğrafyasını yakabileceği gibi, Çin ve Rusya dahil üç-dört nükleer silah sahibini oyuna bağlayan
krizin sorumluluğunun “seçimle işbaşına gelmiş siyasi iradeden” atılması çok........
© Yeni Şafak
