Güzel bir gün nasıl olur?
Lodosun canı sağ olsun. Gerçi pek makbul sayılmayan bir rüzgârdır, denizi kabartır, balıkları ve insanı serseme çevirir ama olsun, havayı temizliyor işte. Poyrazla el ele verip İstanbul’u zehir solumaktan kurtarıyor.
Bugün lodoslu hava, üstüne üstlük güneşli.
Serçeler cıvıldıyor ağaçlarda.
Beklediğim vasıta zamanında geliyor, işte güzel bir gün dedik ya, yer bulup oturuyorum.
Yanımdaki vatandaş teklifsiz; “Yahu her önüne gelen yorumcu oldu”, diye gündemi açıyor. “Bir de bu meseleleri vatandaşa sorsalar ya” diyerek yüzüme bakıyor. Eh, muhabbeti başlatalım bari. “Soruyorlar efendim, siz hiç tivi seyretmiyor musunuz” diyorum.
“Hah, ha...” diye kısa metrajlı bir kahkaha atıyor. Sevimli adam doğrusu.
— Soruyorlar abicim, sormazlar mı...
Şimdi vatandaşın bu konudaki fikirlerini alalım, diyerek sokaktan geçen adamlara mikrofonu uzatıyorlar. Ne güzel değil mi? “Ver ulan şunu şöyle bir güzel konuşayım” diyeceksin. Vermezler ki.. Öylesine bir iki laf atıyoruz. O da şansına. Adam senin sözlerini makaslıyor, ötekinin sözlerini veriyor. Bu mu adalet?..
— Siz galiba yorum değil adalet peşindesiniz...
— Elbette...
Acaba lafı uzatıp, memlekette........
© Yeni Şafak
visit website