Debelendikçe batmak kader midir?
Özgür Bey evvelce İngilizlerden medet ummuş, elini kolunu sallayarak konuşurken sesini çatlatarak yardım ve destek istemişti.
İngilizler öyle her esen rüzgâra gelecek adamlar değil.
Destek verilmesi istenen kişinin neyle suçlandığına bakarlar önce.
“Şiir mi okudu, hikâye mi yazdı? Konu nedir?” diye sorarlar ve suçlama konusunun “yolsuzluk” olduğunu duyunca, bakışlarını başka yöne çevirirler. Öyle de yaptılar nitekim.
Rüşvet, yolsuzluk ve irtikap söz konusu olduğunu fark edince, inceden bir ıslık ile mahalden uzaklaştılar.
Şimdi de Sosyalist Enternasyonal toplantısında el açtı Özgür Bey.
“Ne verirsen elinle, o gelir seninle” modundaydı. Fakat yine beklediği ilgiye mazhar olamadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, malûm dava ile ilgili olarak “ahtapot” benzetmesini yaparken, çok kolu olduğuna işaret ediyordu. Ne gibi kollardır, onu da aynı açıklamadan öğrendik: “Siyasetçiler, iş dünyası, bazı cemaatler ve istihbarat örgütleri.”
Acaba hangi siyasetçiler, hangi cemaatler, hangi istihbarat örgütleri ve iş dünyasından kimler?
Bir parantez açalım. Millî İstihbarat Teşkilatı’nın en güçlü olduğu dönemdeyiz.
Şu yukarıda zikredilen kollar, kameraların bantlandığı otellerde toplantılar........
© Yeni Şafak
