menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Az yiyen, çok yiyene kızar

44 1
11.04.2025

Nasreddin Hoca, yanına oğlunu alarak zengin bir kişinin davetine gider. O dönem yıllar süren kıtlık sebebiyle ciddi ölçüde fakirlik vardır. Sadece zenginlerin durumu iyidir. Halk arasında yeterince yemek bulamayanların zayıflayıp hasta düştüğü, hattâ gıdasızlıktan öldüğü bilinmektedir.

Moğol istilasını da akılda tutmak gerekir.

Aynı dönemde yaşayan Yûnus Emre’nin buğday almak için öküzlerini arabaya koşarak Hacı Bektaş Veli’ye gittiğini hatırlayalım.



Hoca ile oğlunun gittiği davette zengin bir sofra kurulur. Hocamız çala kaşık girişir. Fakat oğlu yemek arasında bardak bardak su içmekte, Hoca da ona ters ters bakmaktadır. Hemen orada müdahale edemez çünkü sofra etrafında başkaları da vardır.

Dışarı çıktıklarında Hoca oğluna bir tokat patlatır.

“Niye karnını suyla doldurdun. Bulmuşken bol bol yemek yemeliydin. Bir daha nerede ne zaman bulacaksın böyle sofrayı?”

Oğlu der ki “Daha fazla yemek yiyebilmek için arada su içtim.”

“Nasıl?”

“Suyu ittirgeç olarak kullandım. Daha çok yemeğe yer açmak için.”

Hoca bu sefer bir şamar daha yapıştırır.

“Bana niye söylemedin?”



Yiyenler arasında bazıları fazla götürür. Bu her zaman böyledir.

Az yiyenler onlara imrenir, mümkünse........

© Yeni Şafak