menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Suriye’nin kuzeyi, PKK kongresi ve barış sürecine dair…

45 7
29.04.2025

Suriye’nin kuzeyinde ne olduğunu evvela tane tane anlatayım.


-Birbiriyle yakın zamana kadar kavgalı olan Barzanici Kürtlerle PKK’lı Kürtler bir araya geldiler.


-Esed’in devrilmesinden başlayan bu süreç, Öcalan’ın fesih ve silah bırakma çağrısından sonra Barzani yönetiminin de araya girmesiyle hız kazandı.


-Sonuçta bütün Kürt grupların bir araya gelip bir ittifak sistemi içinde hareket etmeleri kararı alındı.


-Kamışlo’da yapılan toplantının amacı şuydu: Kürt birliğini sağlamak, Kürtlerin ortak taleplerini belirlemek ve oluşturulacak ortak bir heyetle Şam yönetimiyle müzakere masasına oturmak.


-Kamışlo’daki konferans PYD-YPG’nin kendi konferansı değildi. Konferans sonunda açıklanan bildirideki talepler de PYD/YPG’nin kendi talepleri değildi; o konferansa katılan bütün Kürt gruplarının ortak talepleriydi.


BİLDİRİDEKİ TALEPLER SORUNLU MU?

Sonuç bildirisini okudum dikkatlice.


Orada ben açıkça etnik ayrılıkçılığı-bölücülüğü içeren bir talep görmedim.


Ademi merkeziyetçiliğe yapılan vurgu, etnik ayrılıkçılık-bölücülük biçiminde yorumlanıp baskılanırsa, yeni bir sorun alanına kapı aralanmış olur.


Çünkü ademi merkeziyetçilik de, demokratik idari sistemin bir parçasıdır nihayetinde.


Avrupa demokrasilerinde bunun örnekleri sayılamayacak kadar fazladır.


Yönetim biçimleri sonuçta ülkeden ülkeye değişir.


Ülkelerin halkları kendi sosyolojilerine veya tarihsel deneyimlerine uygun idare biçimlerine kendileri karar verirler.


Bildirinin özünde gördüğüm kadarıyla güçlü bir birlik talebi var.


Suriye’nin toprak bütünlüğünün yanı sıra Suriye’de yaşayan bütün unsurların katılımına ve temsiline açık demokratik bir tek Suriye devleti talebi var.


Yapılacak yeni anayasada diğer farklı unsurlarla birlikte Kürtlerin de haklarının garanti altına alınması talebi var.


Türkmen kardeşlerimizin de haklı olarak bu yönde talepleri olmuştu…


Esed ve Baas diktatörlüğü deneyimi yaşamış bir ülkede anayasal bir teminatın istenmesinden daha doğal ne olabilir ki?


Suriye Kürtleriyle birlikte Suriye Türkmenlerinin de kurucu-asli unsur olarak görülmeyip sürekli baskılandığı bir Suriye’den bahsediyoruz.


Bir daha böyle bir deneyimin yaşanmaması için anayasal garanti istenmesi, anlaşılabilir haklı bir taleptir.


Sonuç bildirisinde yer alan ademi merkeziyetçilik talebi peşinden ayrılıkçı-bölücü bir talep olarak görülüp reddedilirse, en fenası isyan nedeni sayılırsa, o vakit bu durum Esed yönetiminin inkar ve baskı politikalarının farklı bir kılıfla sürdürülmek istendiği algısının kökleşmesine yol açar ki bu Suriye’nin birliği için pek de hayırhah olmaz.


Suriye Kürtlerinin bu taleplerinin Türkiye için tehdit oluşturduğuna peşinen inanıp reddetmek de açık söyleyeyim Türkiye’nin bölge Kürtleriyle bütünleşme siyasetine zarar verir. Başka bir deyişle, Türkiye’nin ortak akideden ve tarihi beraberlikten kaynaklanan Türk-Kürt ittifakını yeniden güçlü bir biçimde tesis etme misyonunu da darbeler.


Bölge Kürtleriyle Türkiye’yi karşı karşıya getirmeyi amaçlayan malum güçlerin oyun planlarını bozacak bir siyasi aklın hep devrede olması şart.


Türkiye bölge Kürtlerinin meşru ve haklı taleplerine destek çıkan ve Suriye özgülünde de Kürtlerin kurucu unsur olarak kazanımlarına sahip çıkan bir imparatorluk vizyonuyla hareket ederse küresel bir aktöre kendini dönüştürmüş olur.


Konumuz Kürtler olduğu için Kürtler diyorum.


Türkiye’nin yapması gereken Türkmenler başta olmak üzere Suriye’de yaşatan tüm etnik ve dini unsurları barış içinde yaşatacak bir güçlü formülasyona öncülük etmesidir.


Barış süreciyle amaçlanan budur aslında.


Prangalarından kurtulmuş Türkiye’nin kendi bölgesini bu anlayış temelinde de inşasına öncülük etmek.


Barış sürecinin hitamından sonra birlikte inşa edeceğimiz “Türkiye Yüzyılı”nın misyonu budur.


Akidemizle ve tarihsel tecrübemizle çelişmeyen hiçbir talebe karşı çıkmamak gerektiğini söylemek bile gereksiz.


Ben o sonuç bildirisinde etnik bir federasyon ve özerklik talebi görmedim.


Böyle etnikçi bir yapının aynı zamanda silahlı bir gücünün olması gerektiğine dair bir talep de görmedim.


PKK’nın şu anki fiili silahlı özerk........

© Yeni Şafak