menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kardeşlikten rahatsızlık duymak niye?

39 0
10.06.2025

Birileri kelimelerle oynamayı pek bir seviyor.

Birileri de her şeye itiraz etmeyi marifet biliyor.

Kardeşlik deyince itiraz edenlere bakıyorum, temel karakteristikleri laik-seküler olmaları.

Kürt’ün seküleri de Türk’ün seküleri de bu konuda hemfikir.

Bizim açımızdan kardeşlik, akidevî temelde evrensel bir anlama ve öneme sahiptir.

Kutsal Kitabımız Kur’an iman edenleri kardeş ilan eder.

Bu kardeşliğin ırkı yoktur.

Mezhebi yoktur.

İslam kardeşliği yeryüzünü kapsar.

Nerede bir Müslüman varsa -ırkı, mezhebi, dili, rengi ne olursa olsun- onlar birbirlerinin kardeşidir.

Kardeşliğin mana sınırını da, sırrını da Kutsal Kitabımız belirler.

Yüce Peygamberimiz (sav) somut pratiğiyle gösterir.

Bu kardeşlik tam bir eşitlik, kamil bir denklik halidir.

Hiç kimse ne ırkından, ne soyundan, ne aşiretinden, ne teninin renginden dolayı üstün değildir.

Üstünlüğün bir tek ölçütü var: Akideye sadakatle bağlılık ve bunun görünür bir hayat tarzına dönüşmesi. Yani takva. Yani manevî-ruhanî üstünlük.

Takvanın dışında hiç bir üstünlük söz konusu değildir kardeşler arasında.

Hiç kimse ait olduğu kavimden dolayı üstün veya değerli değerlidir.

Bu akidevî kardeşliğin manifestosunu yüce Peygamberimiz “Veda Hutbesi”nde gayet özlü ve çarpıcı biçimde şu sözlerle ifade eder:

“Ey insanlar!

Hepimiz Adem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arap’ın Acem’e Acem’in Arap’a, beyaz olanın siyah olana üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.”

İçine doğduğu kavmî aidiyetten dolayı kendini üstün görenler kavmiyetçidirler/ırkçıdırlar.

Kavmiyetçilik/ırkçılık hem bir cahiliye pisliğidir, hem de bir insanlık suçudur.

Peygamberimizin çerçevelediği kardeşlik anlayışı, “Mü’minler tarağın dişleri gibi eşittirler” sözüyle derin ve kopmaz bir hukuki zemine oturtulmuştur.


SAHTE KARDEŞLİK İLİŞKİSİ

İslam’ın bu kardeşlik anlayışı sadece tarihte değil günümüzde de anlamına ve hukukuna tamamen zıt pratiklerle örselenmemiş değildir.

Kabil kardeşi Habil’i öldürmüştür mesela.

Peygamberimizin seçkin arkadaşları vefatından çeyrek asır sonra birbirileriyle savaşmışlardır sözgelimi.

Günümüzde de kardeşlik adı altında kutsal öğretinin çerçevelediği anlayışın özünü dinamitleyen........

© Yeni Şafak