menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bahçeli’nin ‘Türkiye çözümü: Gönüllü entegrasyon!

59 38
18.03.2025

MHP’nin bilge lideri 1 Ekim’de TBMM’nin açılışında DEM’lilerin elini sıktı.

22 Ekim’de de tarihi bir çağrıda bulundu.

Sonraki süreç malum.

Bu yeni bir paradigmaydı.

Sayın Bahçeli’nin pazar günü DEM heyetinin partisiyle görüşmesinden önce yaptığı açıklama, başlayan sürecin başarıya ulaşmasını sağlayacak anlayış ve tavrın çerçevesini çiziyordu.

Tarihi önemdeki bu çerçeve açıklamanın her bir satırı çok önemli.

“Ortak aklın etkin ve etkili işletilmesi”ne vurguyla başlayan bu açıklama, barışı kalıcılaştıracak bir yol haritası niteliğindedir.

Bahçeli’nin dağın arkasını gören bir bilgelikle ortaya koyduğu teorik çerçeveyi, yalnızca silahların bırakılmasıyla sınırlayan bir bakış açısı yanlıştır.

Bahçeli asıl bir büyük entegrasyonu, gönüllülük temelinde bir büyük buluşmayı amaçlayan yeni bir paradigmayı önümüze koyuyor.

Suriye’deki entegrasyon, Türkiye’de gerçekleştirilmek istenen entegrasyon projesinin bir parçasından ibarettir.

Özünü İslami akidenin ve tarihi tecrübemizin oluşturduğu o imparatorluk vizyonuna yaslanan bir yeniden bütünleşme projesidir bu.

Böyle görmeyenler yanılırlar.

En fenası, süreci sekteye uğratacak bir siyasi sekterliğin de sahibi olurlar.

O yüzden Sn. Bahçeli’nin DEM görüşmesi öncesinde açıklama ihtiyacı duyduğu düşünceleri üzerinde durmak istiyorum.


KAPILARI AÇACAK ANAHTAR

Kapıların evvela açılması gerek.

Gönül kapılarının.

Gönle ulaşmayan hiçbir sözün kıymeti yoktur.

O yüzden Sn. Bahçeli şöyle diyor:

“Sıkılmış yumrukların açılması, gerilmiş yüz hatlarının yumuşaması, sırt dönmek yerine sırt sırta verilmesi, bunun yanı sıra iyimser, iyiliksever ve iyi niyetli ilişki ve irtibat ağlarının tesis edilmesi kilitli kapıları açabilecek en makul anahtardır.”

Sıkılmış yumruklarımızı açacağız.

Gerilmiş yüz hatlarımızı yumuşatacağız.

Birbirimize güvendiğimizi göstereceğiz.

Dilimiz birbirimize karşı tehdit dili olmayacak.

Birbirimizi kıracak söz ve davranışlardan kaçınacağız.

Bahçeli’nin ifadesiyle “Sabır, sağgörü ve sağduyu mihverinde atılacak güven veren adımlar” atacağız.

Bunu sağlayacak yöntem, demokratik diyaloji yöntemidir.

Evvela birbirimizle konuşmayı öğreneceğiz.

Birbirimizi suçlamadan ve dahi birbirimizi anlayarak konuşmayı öğreneceğiz ki yürekten birbirimizle kaynaşabilelim.

Önyargılarımızın mahkumu olmadan.

Bahçeli’nin şu sözleri bu bakımdan çok değerlidir: “Daha fazla kaynaşarak, daha çok konuşarak, daha yürekten kucaklaşarak milli ve manevi temelde müessir, müteselsil ve müşterek geleceğin inşası mümkün, hatta muhakkaktır.

Önyargıların markaj ve mahkumiyetinden mutlaka kurtulmak lazımdır.”

Sıkılı yumruklarla, düşmanca tutumlarla, kem sözlerle, üstenci ve buyurgan bir dille ve peşin hükümlerle barışı inşa etmek mümkün değildir.

Barış evvela dil ile inşa edilir.

Yanı sıra o dile eşlik eden........

© Yeni Şafak