menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sûfîlerden nükteler

17 0
10.10.2025

Önemli bir kültür adamı ve şehir tarihçisi olan Cemaleddin Server Revnakoğlu (1912-1968), İstanbul’daki tekkeleri çok iyi bilen; devrinin postnişinlerini, meşhur zâkir ve dervişleri yakından tanıyan sûfî meşrep bir entelektüeldir. Revnakoğlu’nun muhtelif zamanlarda tasavvufa dair kaleme almış olduğu ve popüler mecralarda neşrettiği bazı makaleleri yakın zamanda “Tekke’de Pişmek” adıyla yayımlandı (Sufi Kitap, 2023). Bu kitabın beşinci bölümünde tekke erbabı olan bazı zevatın yaptığı nüktelere yer verilmiş. Bu yazımızda, Revnakoğlu’nun zikrettiği nüktelerden bazılarına özetleyerek yer vereceğiz.

RİFÂÎLER NEDEN AYAKTA ZİKREDERLERMİŞ?

Çapa’da Odabaşı ya da Koruk Tekkesi diye bilinen Rifâî dergâhının postnişini Ahmet Muhtar Efendi, çevresinde zarafet ve kibarlığıyla tanınmış, şakacılığı ve latifeleriyle meşhur olmuş bir zat imiş. Bir gün bu zata sormuşlar: “Sizlere neden ‘kıyâmî’ derler? Niçin ayakta zikredersiniz?” Şeyh Efendi kendisine has zarafeti ve nüktedanlığıyla şöyle cevaplamış: “Sultanım, efendim! Biliyorsunuz, fetihten sonra İstanbul’a ilk gelenler Nakşibendîlerdir. Onlar buldukları yere oturuvermişler. Sonra Mevlevîler zuhur etmiş; nerede buldularsa orayı işgal edip bir düziye çark atmaya, tennure açıp semâ etmeye başlamışlar. Nihayet bizimkiler gelmiş, fakat ne yapsınlar ne oturacak ne de dönecek yer var; ister istemez ayakta kalmışlar. Halen de ayaktadırlar.” (Cemaleddin Server Revnakoğlu; Tekkede Pişmek, s.195)

EHL-İ IRZIN KAPISI ÖRTÜK OLUR!

Erzurum’da, halk arasında Kantarî Baba diye de bilinen, ehl-i takva ve ehl-i irşad Kantarcı Kahveci Mustafa Baba adında nüktedan bir Kadirî şeyhi varmış. Dönemin pek çok şeyhi ve müderrisi gibi bu zatın da bıyıkları ağzını örtecek kadar uzunmuş. İşte bu Kantarcı ve Kahveci Mustafa Baba’ya takılmak için sormuşlar: “Erenler! Bıyıkların ağzına girmiş…” Sözü keserek cevabını hemen yetiştirmiş: “Ehl-i ırzın kapısı örtük olur” (s. 196).

SECDEYE VARAN KAŞIK

Bursa’da Halvetî, Mısrî ve Melâmî tarikatına mensup kimseler tarafından bir sofra kurulmuş. Bu sofrada Mevlevî meşrepli bir entelektüel olan Abdülbaki Gölpınarlı da varmış. Yer sofrasına kaşıklar, bildiğimiz gibi dik olarak sıra sıra, yan yana değil de sofranın kenarına paralel gelecek şekilde........

© Yeni Şafak