menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ortadoğu’da Trump rüzgârı ve sonrası

22 0
16.05.2025

Başkan Trump’ın Körfez gezisi, Amerika’nın kapsamlı bir Ortadoğu politikası geliştirmeye çalışmayacağını ve bunun yerine transaksiyonel anlaşmalar üzerinden ilerleyeceğini gösterdi. Trump’ın gezi sırasındaki performansı, Biden döneminin politikasızlığının yerini birebir ticari ve teknolojik anlaşmalar karşılığında atılan pragmatik siyasi adımlar dönemine bıraktığını gösterdi. Zelenski’yle Beyaz Saray skandalı sonrasındaki toparlanma, İran’la doğrudan nükleer müzakereler, Hamas’la rehine takası ve Yemen’deki Husilerle ateşkes gibi süreçler Trump’ın kendi öncelikleri doğrultusunda pragmatik bir biçimde herkesle görüşmeye açık olduğunu gösteren örnekler olarak öne çıkıyor. Suudi Arabistan ve Katar’la açıklanan dev ticari ve teknolojik anlaşmalar da Trump’ın demokrasi ve insan hakları meselelerini önemsemeden ekonomik ilişkilere öncelik verdiğini gösteriyor. Suriye lideri Ahmet el-Şara’yla da görüşüp Suriye’ye yaptırımları kaldıracaklarını açıklayan Trump’ın estirdiği rüzgârın ne kadar kalıcı olacağını bilmek zor ancak Washington’ın bölgesel aktörlerin şekillendireceği bir Ortadoğu düzeninin kaçınılmaz olduğunu kabullenmeye başladığı söylenebilir.


GELENEKSEL MÜTTEFİKLERE DÖNÜŞ VE DAHASI

Amerika’nın Ortadoğu’da geleneksel müttefik olarak gördüğü Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır gibi ülkelere verdiği önem, Trump’ın ilk döneminde de artmıştı. Arap ülkelerinin demokrasi ve insan hakları durumuna hassasiyet gösterme baskısı altında kalan Demokrat başkanlar hem Amerikan kamuoyu hem de İsrail’e yakın lobi gruplarının baskısı karşısında rahat hareket edemiyorlardı. Körfez’le görece iyi ilişkiler götüren Bush dönemine nazaran Obama daha mesafeli durarak İran’la normalleşmeye fazlaca mesai harcamıştı. İsrail baskısını yönetmekte güçlük çeken Obama İran’la nükleer anlaşma imzalamayı başarmış ancak Trump’ın bu anlaşmayı iptal etmesinin önünü alacak bir devlet anlaşmasına dönüştürememişti. Diğer bir deyişle, geleneksel müttefikleri İsrail ve Suudi Arabistan’ın İran anlaşmasına muhalefetini aşmayı........

© Yeni Şafak