Senden ötürü oluyor be abi, senden ötürü
Bir hafta tatil yapalım diye yola çıkıp geldiğimiz Marmaris’te esnafından taksicisine, tekne kaptanından plaj işletmecisine kadar herkesin gündemi aynı: “Yerli turist yok bu sene. Yaprak kımıldamıyor. Öldük biz öldük.”
Durun bunu az geriden alayım.
Tatile gelirken İstanbul Havalimanı’nın iç hatlar bölümünde oldukça doyurucu üç sandviçe, iki çaya ve bir meyve suyuna 1.150 lira ödedik. Sandviçler güzel, çaylar sıcaktı. Elbette pahalı bulduk yine de. “Keşke daha ucuz olsa ama lezzetleri yerindeydi” dedik.
Uçuşumuzu yapıp Muğla Dalaman Havaalanı’na geldiğimizde, bizi Marmaris’e götürecek aracı havaalanının dışındaki (dikkat: dışındaki) kafede bekleyelim dedik. Bir su, bir kutu içecek ve oldukça kötü bir kahveye kaç para istediler dersiniz? Tamı tamına 820 lira. Ben o noktada “eyvah, yine hiçbir şey değişmemiş” dedim.
“Ulan ne yapacağız, cebimizdeki para bu pahalılığa nasıl yetecek, tatile gelmekle doğru bir şey yapmadık herhalde” diye düşünürken geldiğimiz tesisin fiyatlarının İstanbul’da standart restoran-kafe fiyatlarıyla aynı olduğunu görünce rahatladım.
Sonra başladım civardaki fiyatları araştırmaya. Marmaris İçmeler’in ortalama restoranlarından birinin menüsüne ulaştım internetten. Fırında levrek pilaki 3.000, karışık deniz ürünleri tabağı 4.000, ahtapot ızgara 1.000 lira. İyi mi?
Sürat teknesiyle bir saat gezmenin fiyatı 8.000 lira. Plajlara ödeyeceğiniz........
© Yeni Şafak
