menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Derd-mendim

153 12
15.06.2025

Dervişe “dert nedir?” diye sormuşlar.

Derviş bu kez cevap vermeye hazırlıklı da değilmiş, hevesli de. “Boğulmaktır” diye kestirip atmış. Soran konuşmaya pek hevesliymiş. “Zorda kalmaktır diyenler de var” deyip ilerletmek istemiş sohbeti. Derviş bu kez de “zorda kalmanın esası tıkanmak, tıkanmanın esası boğulmaktır. İnsan dediğin pek meraklıdır kendini dert sahibi etmeye. Dertle tıkanıp da boğulmaya. Hâlbuki derdinin dert etmeye değmeyeceğini bir anlasa rahata eriverecek de nefes alacak” diye çözülmüş bu kez.

“Derdi veren dermanı da verir” derdi eskiler. Canını uyandır ki onların dert bildiği senin dert bildiğinle aynı değildi. Onlar dert diye imtihana derlerdi. Hastalığı, afeti, darlığı dert bilirlerdi sadece. Şimdi parmağı azıcık kanasa âdemoğlunun, dert bilir oldu bunu.

Eskiler hasta olduklarında “Allah beni seviyor ki beni hastalıkla imtihan ediyor. Ya Nemrut gibi başım bile hiç ağrımayaydı…” derlermiş. Bu inceliği bir anlayabilse insan derdiyle uzlaşır da bahtı varsa hakikatin kapısına kadar ulaşır.

“Âdemoğlu’nun derdiyle uzlaşması” deyip de geçme. Derdin dermanın kendisi olduğunu düşünen derviş, sırtında demirden çuval olsa taşımaya razı gelir onu. Doğru bildin.........

© Yeni Şafak