menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Allah’a vakit ayırmak

142 1
27.04.2025

Dervişe “Allah’la iyi geçinmenin sırrı nedir?” diye sormuşlar, “O’na vakit ayırmak” demiş. Söyledik ya, bizim derviş biraz değişik biri. Kafasını başkalarından farklı çalıştırmak işine hiç gönül indirmemiş ama kafası her zaman başkalarından farklı çalışmış. “İsteme ki versin, ver ki çoğalsın, küçült ki büyüsün” derken duymuşlar onu. Ama o, bunları öyle sıradan, öyle alelade söylermiş ki duyan önce bunların önemli birer cümle olmadıklarını düşünür, “lakırdı” der geçermiş. Lakin nasibi olan bir vakit geçince anlarmış dervişin ne demek istediğini de gözüne ışık vurmuş tavşan gibi kalakalırmış bu cümlelerle baş başa. Nasibi olmayan mı? Nasibi olmayanın işine biz nasıl karışalım?


Efendimiz (s.a.v.) bu dünya denen oyun ve eğlence yurdunu terk edip de asli vatanına dönünce Ömer, kılıcını çekip “kim Resulullah öldü derse onun boynunu vururum” diye nida etmiş malum. Ömer’in öfkesinin hakkından elbette gelse gelse Ebubekir gelir. Meydan ortasına çıkıp demiş ki “kim ki Muhammed’e (s.a.v.) tapıyorsa bilsin ki Muhammed (s.a.v.) ölmüştür. Kim ki Allah’a ibadet ve kulluk ediyorsa bilsin ki Allah Hayy’dır, ölümsüzdür. Allah şöyle diyor: Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler gelip geçti. O ölür ve öldürülürse gerisin geri mi döneceksiniz? Kim geri dönerse Allah’a en küçük bir zarar vermiş olmaz. Fakat şükredenlere Allah katından mükafat vardır.”


Şeyhlerden bir şeyhin şöyle dediği söylenir: “Kim........

© Yeni Şafak