Yerel yönetimler reformu: Demokratikleşme, hukuki kurumsallaşma ve sistematik dönüşüm
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidar döneminde gerçekleştirdiği en temel dönüşümlerden biri, Cumhuriyet rejiminin demokratikleşmesi yönünde atılan adımlar olmuştur. Bu bağlamda, merkezi devlet ile Anadolu halkı arasındaki tarihsel mesafe azaltılmış, vatandaşların devlet kurumlarına erişimi kolaylaştırılmış ve kamu hizmetlerinin yaygınlaştırılması sağlanmıştır.
Son çeyrek asırda ulaşılan bu demokratikleşme seviyesi, bugün kamu kurumlarının daha fonksiyonel hale getirilmesini ve yeni toplumsal ihtiyaçlara karşılık verecek bir yapısal reform sürecini zorunlu kılmaktadır.
Devletin kurumsal yapısında hukuki temellere dayanmayan uygulamaların ve keyfi karar alma süreçlerinin bertaraf edilmesi, idari rasyonalite açısından kritik bir aşamadır.
Vatandaşların vergi yükümlülüğüne tabi olduğu gibi, kamu görevlilerinin de aynı hukuki yükümlülük çerçevesinde hesap verebilir kılınması esastır. Rüşvet, yolsuzluk ve suiistimal gibi eylemlerin kurumsal düzlemde tekrar etmesi durumunda, bu eylemler zamanla meşrulaşmakta ve hak arama bilinci zayıflamaktadır. Dolayısıyla, kamu yönetimi alanında ahlaki ilkesel normların içselleştirilmesi ve ihlallerin caydırıcı biçimde yaptırımlara tabi tutulması, demokratik hukuk devletinin gereğidir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın “mesele partiler üstü bir şekilde ele alınmalıdır” ifadesi, reformun siyaset üstü bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu çerçevede, yerel yönetim reform sürecinde Meclis’te temsil edilen tüm siyasi partilerin katkısı alınmalı; zira mesele yalnızca iktidar partisinin değil, tüm siyasi sistemin sorumluluğundadır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde başlatılan yolsuzluk soruşturmaları,........
© Yeni Şafak
