Kaderimizin çağrısı: Gelecek bin yılın imparatorluk serüveni başlıyor
Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde, emperyalist devletlerin işgal etmediği neredeyse hiçbir kara parçası kalmamıştı. Müslümanların yaşadığı topraklarda yaşananlar tam bir felaketti. Uzak Doğu ülkeleri İngiltere, Hollanda ve Fransa tarafından; Orta Doğu İngiltere ve Fransa tarafından, bugünkü İran doğrudan İngiltere tarafından; Afrika'nın tamamı ise Batılı emperyalist ülkeler tarafından paylaşılmıştı. Savaş sonrasında doğrudan sömürge olmayan iki ülke Türkiye ve Afganistan'dı.
Batı sömürge imparatorluğu, sadece işgal etmekle kalmadı, milletlerin asil evlatlarını köleleştirdi. Modernleşme, gelişme, kalkınma ve daha sonra eklenecek demokratikleşme ideallerini milletlerin önüne koydu. Bu milletlerin aydınları köleleştirildi; gelişen, zenginleşen ve demokratik bir ortamda refah toplumuna ulaşan sadece sömürgeciler oldu.
Afrikalı bir siyaset bilimci, "Eğer Afrika'nın zengin kaynakları olmasaydı, bugünkü Avrupa medeniyetinden bahsedemezdik" demişti bir Afrika ülkesini ziyaret ettiğimizde.
Sömürge imparatorluğunun en küçük bir Afrika ülkesindeki köleleştirme modeline bakın; sonra alıp bu modeli dünyada kurulan imparatorlukların p'ini kuran bu milletin kaderine bakın. Uygulanan zihinsel işgal ve köleleştirme metodu aynıdır.
Gözlerine mil çekilmiş, ufku karartılmış, kalbi kendi milleti hilafına kömürleşmiş sömürge bekçileri çoğu ülkede İngilizler, Fransızlar, Amerikalılar adına kendi Müslüman ve gadre uğramış ahalisini zapturapt altında tuttu; onlara zulmetti. Sömürgecilerden daha zalim, daha gaddar davranarak hem Batı emperyalizminin işini kolaylaştırdılar hem de "bizden ancak köle olur, bizden bir şey olmaz" anlayışını kader diye beyinlere........
© Yeni Şafak
