Gazze soykırımı, bizi insanlığımızdan utandırır hale getirdi
Gecenin bir vaktinde çocuğunu hastaneye götüren yüz binlerce insan vardır. Masum bir çocuğun acıları içinde anne babasının gözlerine merhametle bakışını, ailesinin ona nasıl destek olduğunu asla unutamayız. Hele ki bu hastalık çaresiz ve ağır bir hastalıksa, bu bakışmaların ne kadar dayanılmaz hâle geldiğini hayal edin.
Bir soykırım alanı düşünün: Birkaç futbol sahası büyüklüğünde bir alana sıkıştırılmış 2 milyon 200 bin insan yaşıyor.
Peki insan kimdir? Hz. Âdem’in soyundan gelen, tarih boyunca farklı dinlere mensup olmuş, bugün çoğunluğu Müslüman olan, az sayıda Hristiyanın yaşadığı bu insanlar da bizim gibi… Nefes almaya, suya, gıdaya ihtiyaç duyan, parmağına diken batsa acı hisseden, üzülen, sevinen, merhamete muhtaç ve merhamet eden; adalet isteyen, korunmaya ve korumaya muhtaç insanlar. Dünyanın en ilkel kabilesinden en gelişmiş ülkesine kadar insanlarda bulunan bütün vasıflar, Gazze’deki insanlarda da var.
Bir hayal kurun: Yahudi askerler bir anaokulunu uçakla bombalıyor. Saldırıda hayatını kaybeden çocuklar ve yaralılar var. İnsanlar, hiçbir ekipmanları olmadan çocuklarını hastaneye taşımaya çalışıyor. Eğer bir ambulans bulurlarsa, o ambulans bombalanıyor. Hastaneye vardıklarında hastanenin de hedef alındığını görüyorlar. Birkaç doktor varsa, onlar da öldürülüyor. Yardım etmek isteyen Kızılay, Kızılhaç ya da gönüllüler ise katliama maruz........
© Yeni Şafak
