Türkiye İsrail’i vurmalı! Ne o, ürpertici mi geldi? Peki onlar vururken niye şaşırmıyorsunuz? Yarın, geç kalınmış bir cümle olacak bu. Lider öldürüyorsa lideri öldürülür. Şehir vuruyorsa şehirleri vurulur. Hz. Adem’den bu yana kural budur. Önce biz vuracağız!
Türkiye İsrail’i vurmalı!
Bu cümle hepinize abartılı ve ürpertici geldi değil mi?
Peki, İsrail’in aynı anda beş ülkeye saldırmasını, aynı anda Gazze’de soykırım yapmasını, aynı anda yüz binlerce insanı açlıktan ölüme mahkûm etmesini, aynı anda insan ırkının tahammül sınırlarını aşan bir barbarlığı sürekli hale getirmesini neden abartılı ve ürpertici olarak görmüyorsunuz?
Zihinlerinizi sorgulayın. Neyin doğru, neyin yanlış, neyin abartılı olduğunu, inandığınız doğruları ve yanlışları kimlerin tanımladığını, sürekli tedbir ve korkuyu sizlere kimlerin aşıladığını, düşünün.
TEHDİT ONLARIN KORKU BİZİM,
ÖYLE Mİ!
ONLAR SALDIRIR BİZ SAVUNURUZ, ÖYLE Mİ!
Tehdit cümleleri onların, tedbir cümleleri bizim öyle mi?
Saldırı yapmak onların, savunma yapmak bizim, öyle mi?
İstediği her yeri bombalamak onların, “lütfen yapmayın” demek bizim, öyle mi! “Kendini savunma hakkı” palavrası onların, bizim ülkelerimizin kendini savunma hakkı yok, öyle mi?
İsrail halkı dokunulmaz bizim insanlarımızın ölümü normal, öyle mi? İsrail şehirlerine kimse bir şey yapamaz bizim şehirlerimiz haritadan silinebilir, öyle mi?
İsrail dünyanın her yerinde adam öldürür, biz İsrail’i evinde avlayıp insanlarını hedef alamayız, öyle mi?
MARMARİS’TE ERDOĞAN’A
SUİKASTA GİDENLER KİMLERDİ?
İSRAİL BUNUN NERESİNDEYDİ?
İsrail ülkelerin başkentlerini bombalayıp devlet başkanlarına suikast yapar biz Netanyahu’yu öldürürsek kıyamet kopar, öyle mi!
İsrail ülkelerimizin güvenlik toplantılarını bombalar biz İsrailli yöneticileri öldürme hakkını kendimizde bulamayız, öyle mi?
İran liderini, Suriye liderini öldürmeye çalışmasını kanıksarız, öyle mi? “Ama onların Türkiye ile ne alakası var” diyenler olacaktır. Peki Marmaris’te Tayyip Erdoğan’a suikast için FETÖ’cüleri kullanan İsrail istihbaratı değil miydi?
YENİLGİ DE EZİKLİK DE ZİHİNLERİMİZDE.
BİZE BUNU KADER DİYE KİM DAYATIYOR?
Esaret de yenilgi de eziklik de güçsüzlük inancı da doğru yanlışın yer değiştirmesi de bizim zihinlerimizde.
Sürekli ve sürekli savunmada kalmayı bize “kader” diye dayatanlar onlar. Bunu bir siyasi genetiğe, güvenlik kâbusuna, “kabul edilmiş yenilgi”ye dönüştüren onlar. Ama bu mirası nesilden nesile aktaran bizleriz!
Ortadoğu’nun sonsuz ayak oyunlarının, entrikalarının, bitmez diplomasi koridorlarının, artık milletlerin öfkesini yatıştırmaya yetmeyen ezber cümlelerinin ötesinde, olabilecekler, belki de olması gerekenler üzerinde kafa yormak, en azından zamanın bize kurduğu tuzaklardan haberdar olmak şart değil mi?
BİR GÜN BU CÜMLE İÇİN NE KADAR
GEÇ KALDIĞIMIZI HERKES GÖRECEK.
YARININ CÜMLELERİNİ ŞİMDİDEN KURUN!
Bir gün; “Türkiye İsrail’i vurmalı” cümlesinin “ne kadar geç kalmış bir cümle” olduğuna hep birlikte tanık olacağız. O zaman yarının cümlelerini şimdiden kurmak kimseyi korkutmasın. Olacaklara şimdiden hazır olmak kimseyi panikletmesin.
Türkiye ile İsrail er ya da geç hesaplaşacak. Bu hesaplaşma sadece Gazze soykırımı nedeniyle değil. Gazze’deki barbarlık bunu yüzlerce kez haklı kılıyor ama daha ötesi de var. Gün gelir Gazze’deki vahşet de biter. Ancak Türkiye ile İsrail arasındaki hesaplaşma bitmeyecektir.
Eğer biz bu coğrafyada yeniden bir varlık inşa........
© Yeni Şafak
