menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir “Kral”, bir ezik.. Utanç verici sahne ve satılık coğrafya.. O “Emanet Taht”ın artık geleceği yok. Gazze’yi satanlar; Amman’ı, Kahire’yi, Beyrut’u koruyamaz!

119 19
13.02.2025

Ürdün Kralı Abdullah

’ın

ABD Başkanı Trump

karşısındaki

ezik

görüntüsü, on yıllardır özelde Arap dünyasındaki, genelde coğrafyamızdaki bütün sorunların temelidir.


Savaşların, işgallerin, istikrarsızlıkların, iç çatışmaların

, kitlesel huzursuzlukların hatta terör örgütlerinin bu kadar etkin olmasının

ana sebebidir.


Liderliklerin “emanet” oluşunun, iktidarların “pazarlık”la ayakta kalışının, millet ve vatandan önce “vesayet”in egemen oluşunun

örneği bir kez daha gösterilmiştir.


“İHANET”İN ÖDÜLÜ O “EMANET TAHT”IN ARTIK GELECEĞİ YOK!

İktidar satın alıp toprak verme, vatanı ve milleti rehin verip statükoyu yürütme

geleneğinin aslında son dönemine girdik. Ama

Beyaz Saray

’daki o görüşme, geriye kalan belki de

son birkaç örnekten biri

olarak tarihe geçecektir.


Onlar

Gazze’ye el koyarken, Batı Şeria’ya el koymaya hazırlanırken, Suriye’den, Mısır’dan toprak çalmaya çalışırken, o “emanet” bir tahtı korumak için neleri feda edeceğinin çarpıcı örneği

ni ortaya koydu.


Evet,

güçsüzdü, zayıftı, vesayet altında bir devletti

, tek başına yapabileceği bir şey yoktu. Ama

o saltanat ona bu şartlar için verilmişti.

Batı’nın bölgesel hegemonyasına,

ABD’nin çıkarlarına ve İsrail’in güvenliğine hizmet

etmek için verilmişti.

Osmanlı imparatorluğuna ihanetin ödülü

olarak o devlet onlara verilmişti.


BU, KORKU DEĞİLDİ: TESLİMİYETTİ, BAĞLILIKTI, “EFENDİ”YE HİZMETTİ!

Ama dünya değişirken, güç haritaları yeniden çizilirken, yeni süper güçler ortaya çıkarken,

Batı’nın gücü sınırlanırken, 19. ve 20. yüzyılın gerçekleri tarih olurken

, bölgesel kimlik, idrak güce dönüşmeye başlarken

yüzünü Washington’a değil kendi ülkesine,

coğrafyasına dönme fırsatı vardı.


Alternatifsiz asla değildi. Batı korkusu ile yol almanın artık mümkün olmadığını bilebilecek durumdaydı.

Ama bu, korku değildi; teslimiyetti, bağlılıktı

.

ABD’ye, İngiltere’ye, İsrail’e yakınlık, ülkesine

, milletine, coğrafyasına uzaklıktı,

yabancılıktı

.


Direnmek, çareler aramak, ortak bir tavır için bölge ülkelerini yoklamak, dayanışma içine girmek,

tarihin doğru tarafında durmaya çalışmak

varken,

o, teslim olmanın da ötesi

ne geçti.

“Efendi”ye yaranmak için Ürdün sokaklarını bile utandıran

bir “göze girme” telaşına düştü.


KRALLIK BİTTİ, “VALİLİK” KALICI.

Kral Abdullah;

“Beni iktidarda tutun, isterseniz Ürdün’ü de alın”

demiştir bu görüşmede. Gazze’yi, Batı Şeria’yı satmakla kalmamış,

Ürdün’ü de satılığa çıkarmıştır

.


“Ben Mahmud Abbas modeline bile........

© Yeni Şafak