Ayşe Barım dosyası: Sanatçı silâhı ile darbeye girişmek. “Tanımlanmamış iç tehdit” ve gizli örgütlenme örneği! Casusluk mu, vatana ihanet mi?
Ayşe Barım
dosyası, geçtiğimiz hafta yazdığım “
tanımlanmamış iç tehdit
”, “
Türkiye’de yeni tür gizli örgütlenmeler
” örneklerinden sadece bir tanesidir.
Türkiye’ye;
dış müdahaleler, terör örgütleri, etnik ve mezhep gerilimleri
üzerinden yani “
yıkıcı
iç tehditler
” üzerinden diz çöktürmeye çalışanların, içeriden vurmaya dönük
farklı bir örgütlenme modelleri
ile de tanışma vakti gelmiştir.
Kamuoyu;
dizi, sinema, sanat dünyası
üzerinden nasıl bir kurgu yapılabildiğine, bunun nasıl
gizli siyasi angajman
a dönüştürüldüğüne, “
yumuşak güç
”ün sert siyasi sonuçlar için nasıl kullanıldığına tanık oldu.
DARBE DEĞİL DIŞ MÜDAHALEYDİ!
Aslında bu,
28 Şubat “Postmodern Darbesi”
ile başlayan
yeni müdahaleler türüne
bir örnekti. Türkiye’ye özgü “
geleneksel darbe kalıpları
”nın dışında, toplumu ikiye bölen, “
küresel 28 Şubat
”ın ilk adımı olan,
İslamofobi
ve daha sonra başlayacak
ABD-İsrail “İslam’la savaş” doktrininin
ilk uygulaması olan 28 Şubat, aslında
bir darbe değil, bir dış müdahaleydi.
Türkiye’nin İslamsızlaştırılması,
yükselen İslami dalganın kırılması,
Türkiye’deki tasfiye ile bütün coğrafyanın tasfiyesinin amaçlanması,
ABD ve İsrail’in coğrafyamızdaki işgaller ve istilalarının önünü açılması
ana hedefti.
BİR KEZ DAHA TARİH DIŞINA İTMEK..
Böylece;
“yerli” bir siyasi iktidar,
siyasi kadrolar, onlara güç veren kitleler, o kitlelerin yerli siyasi idrakleri tamamen
tasfiye
edilecekti.
Amaç,
Birinci Dünya Savaşı ile “tarih dışına” itilmek istenen İslam’ın ve Türklerin imparatorluklar aklının,
bir kez daha tarih dışına itilmesi, coğrafya genelinde denklem bozucu bir güce erişmesinin önlenmesiydi.
Ama başarısız oldu. Büyük dalga kırılamadı.
GEZİ İSYANI DA DIŞ MÜDAHALEDİR, CASUSLUKTUR, VATANA İHANETTİR.
12 yıl önce yaşanan
Gezi isyanı da, terör örgütleri, siyasi partiler, iş çevreleri ve kültür/sanat dünyası üzerinden
servis edilen
bir dış müdahaleydi.
Bu sefer sert siyasi söylemler ve iradeler üzerinden değil,
kitlesel etkinliği yaygın olan dizi, sinema, sanat dünyası sokağa sürülerek
uygulanıyordu.
Mesele ağaçtı, çevreydi vs. Ama hiçbiri değildi.
ABD, İngiliz, Alman istihbarat görevlileri İstanbul sokaklarında isyan yönetiyor
ve bunu açıkça yapıyorlardı.
Kamu binaları tahrip ediliyor, araçlar yakılıyor,
Dolmabahçe’de Başbakanlık Ofisi işgal edilmek
ve dünyaya bir fotoğraf verilmek isteniyor, Türkiye’nin daha önce görmediği bir
vandallık
sergileniyordu.
MEZHEP SAVAŞI ÇIKARACAKLARDI!
Rejim........
© Yeni Şafak
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)