menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Nihat

203 44
07.07.2025

Biraz sonra, okumaya başladığınız bu satırları yazıp bitirince Nihat Genç’in cenaze namazına gideceğim. Nihat Genç’in cenaze namazı! Kendi dilinin söylediği şey bu kadar mı yabancı gelir insanın kulağına? Yorulmak bilmeyen, sürekli akan biriydi Nihat; coşkuyla, heyecanla ve öfkeyle… Hikayesinin bir durma noktası olacağını hiç hesaba katmamışım demek!

Onun aramızdan ayrılışına üzülenlerin her birinin kendince bir Nihat Genç’i var. Çok katmanlı, çok değişkenli bir hayat yaşadı çünkü. Trabzon’daki çocukluğu ve futbol günleri, 80 öncesinin kavgalı, mücadeleli, matbaalı yılları, sonra Genç Sanat, Sakarya Çay Ocağı, romanla, eserle dolu günler ve geceler, Leman yazıları, televizyon ve internet üzerinden tanınırlığının arttığı yeni zamanlar… Her dönemin içinde farklı yol arkadaşları buldu kendine. Ben Sakarya Çay Ocağı döneminin sakinlerindenim ve sonrasındaki ‘eser verme heyecanı’ günlerinin…

Yıllar önce (1993’te) Muharrem Sevil ve Sadık Yalsızuçanlar ile birlikte TRT’de ‘Kırk Ambar’ adıyla bir program yaptık, program içinde benim, sonradan bir kitabıma isim olarak koyacağım ‘Günlerin Gölgeleri’ diye bir bölümüm vardı. Kırk Ambar’ın son bölümünde Nihat’ı, kendi dünyası içinde izleyenlere anlatmak istedik. Şimdi 12-13 dakikalık o bölüm “27 yıl önceki Nihat Genç” ifadesiyle internette dolaşıyor.

İzlemenizi isterim

, oradaki Nihat Genç, benim Nihat Genç’im ve ben hala oradayım.

Peki kim o? İçindeki Karadeniz sesleriyle bir yerlerden Ankara’ya bakan ve şunları söyleyen Nihat Genç: “Eser çok daha başka bir yerde. Dönüp baktığımızda bu politik kavgaların içinden eserin geldiğini görmüyoruz.

Çok yanıltıcı ve sahte tartışmalar… Eseri çok daha başka bir yerde kurmalıyız. Verili özgürlüğün, günümüzdeki bu sahte sansür, sahte yasak tartışmalarının çok........

© Yeni Şafak