İnsanın ötesi ve berisi
Birine “sizi bir yerlerden hatırlıyor gibiyim ama nereden!” dediğimizde, hafızamızın arşivleme sisteminde bir şeylerin fena halde aksadığını mahcup biçimde itiraf etmiş oluyoruz.
Belki üstünde çok durmuyoruz ama takılan fermuarlar ve ikide bir kopan düğmeler bizi insanlığın tarihi gelişimi hususunda çok sık zorlu ikilemlere düşürüyor.
Takıntılarımızın bizi ve hayatımızı ne kadar etkilediğini görmek istemiyoruz. Hatta çoğumuz takıntıları olduğunu kabul etmek de istemiyor. Bunu o kadar istemiyor ki, takıntı haline getirdiği takıntıları bulunduğunu inkâr etmeyi takıntı haline getiriyor!
Ayakkabı imalatçılarının hayal ettikleri kadar zengin olmayışlarının yegâne sebebi ayakkabılarını kırkayaklara değil, insanlara satmak zorunda olmaları!
“Nasıl ki bütün bedenimizin sağlığını değil, fakat sadece ayakkabının vurduğu küçük noktayı hissedersek, tıpkı bunun gibi mükemmelen yolunda giden bütün işlerimizi değil, fakat sadece bizi üzüp rahatsız eden önemsiz, anlamsız, küçük bir işi düşünürüz” diyor Arthur Schopenhauer, ‘Hayatın Anlamı’ isimli........
© Yeni Şafak
