menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hiss-i müşterek

66 1
14.07.2025

Düşüncelerimiz, hissiyatımız, hayallerimiz, edindiğimiz hayat tecrübeleri derûnumuzda bir bütünlük oluşturuyor mu? Bizler hayat sürerken önümüze çıkan bir ‘şey’in ne olduğuna, nice olduğuna, nasıl olduğuna, nereden geldiğine, nereye doğru gittiğine dair bir ‘his’se sahip olurken, iç irtibatlarımızdan, iç oluşumuzdan, öz hissiyatımızdan, fıtrî cevherimizden ne kadar besleniyoruz? Bunu söylerken aslında insanın tabiatının hakiki işleyişine, hakikatle fıtrî bağına atıfta bulunmuş oluyoruz. Hal böyle değilse, bu tabii işleyişte kırılma ve aksaklıklar mevcutsa, devrelerdeki bir arızadan, bir kopukluktan, insanla fıtrî kabiliyetleri arasına tabii olmayan birtakım engellerin girmesinden söz etmek durumundayız.

Hay bin Yakzan’da geçip gidilmemesi, kerteriz alınması gereken şöyle bir izah var: “Eski ruhbilimciler, insandaki dış duyulardan başka, beş de iç duyu kabul ederlerdi. Bunlar bellek (hafıza), sezgi (vahime), imgelem (muhayyile), anımsama (müzekkire) ve düşünme (müfekkire) idi. Bu beş duyu, bir ortak duyuda (hiss-i müşterek) birleşirdi.”

Bir hiss-i müşterek ile mi bakıyoruz hayata, insana, eşyaya bugün? Hafızamız kurgulanmış, sezgilerimiz manipüle edilmiş, hatırımız örselenmiş durumda büyük ölçüde. Muhayyilemiz işgal altında, tefekkürümüz devre dışı neredeyse! Kimler neyin hayalini........

© Yeni Şafak