Boş şeylerle tıka basa dolu!
Hepimizin elinin altındaki dijital belleklerin belli bir kapasitesi var, o kapasitenin izin verdiği ölçüde veri depolayabiliyorlar. İnsan belleği de bundan farklı değil; bizim de belleklerimizin bir sınırı, bir dolma noktası var. Saklamaya değer şeyleri belleğimize kabul etmek, değmeyenleri geri çevirmek bu yüzden önemli. Aksi halde önemsiz şeyler önemlilere ayırmamız gereken yerleri dolduruyor ve belki de hayati bilgilerden, tecrübelerden, hatıralardan mahrum bırakıyor.
Bir önceki günümüzün seyrini düşünelim mesela; nelerle ilgilendik, zihnimizi nelerle meşgul ettik, bu meşguliyetlerden neleri belleğimize data olarak gönderdik; basit bir döküm çıkaralım. Muhtemelen tek tek ilgilendiğimizde zararsız gibi görünen birçok ‘boş’ ve ‘yararsız’ mesele, söz, bilgi ve hadise boy gösterecektir o dökümde. Bir arada olduklarında çok da sakıncalı görmediğimiz bir sürü çerçöp malzeme muhtemel ki zihnimizde kapladıkları kocaman alanlar itibariyle çok can sıkıcı gelecektir çoğumuza.
Günün akışkanlığı içinde zihnimize düşen ‘şey’leri ayıklayabilecek bir filtreleme sistemimiz yok. Çoğumuz böyle bir şeye ihtiyaç da hissetmiyoruz. Hal böyle olunca zihnimize düşenlerin büyük kısmı belleğimize sızarak orada yer kaplamaya başlıyor ve........
© Yeni Şafak
