menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İNSANLIK YARGILIYOR-2: Tatildeki İsrail askerlerini neler bekliyor?

59 0
29.10.2025

Devletlerin ve uluslararası kurumların iflas ettiği noktada,

insanlığın ortak vicdanı İstanbul'da “Gazze Mahkemesi” olarak toplandı.

Hukukun sustuğu yerde, gerçeği kayda geçirmek için bir araya gelen “Vicdan Jürisi” üç gün boyunca soykırımın kan donduran anatomisini dinledi.


Mahkemenin ikinci günü, Kaliforniya Üniversitesi’nden eğitmen Angela Davis’in video mesajı ile başladı. Davis’in sözleri, mahkemenin felsefesini özetliyordu: “

Biz Filistin halkıyla beraberiz. Bu felaketi ve taarruzları hak edecek bir şey yapmadılar. Kolonileşmenin en yıkıcı saldırılarına karşı duruyorlar.

Filistinliler ayağa kalkıyor.”


İşte bu ayağa kalkışın bedelini ve İsrail'in sistematik suçlarını, salondakiler tanıklardan dinledi.


***

‘AÇLIK HESAPLANMIŞ BİR MÜHENDİSLİK ÇIKTISI’


Soykırımın en acımasız silahı olan açlık, mahkemenin ilk gündem maddesiydi. Gazze’de kardeşini ve birçok yakınını kaybeden Gazze Destek Hattı’nın kurucularından Hani Almodhound, çevrimiçi bağlandığı oturumda,

“İnsanlar bilerek aç bırakıldı”

dedi.

Almodhound, Guardian’ın raporlarına atıf yaparak, İsrail'in mart-haziran ayları arasında gıda yardımlarının sadece yüzde 25'inden azına izin verdiğini belirtti. Yüzlerce yardım kamyonu sınıra ulaşsa da İsrail tarafından engellendi. Almodhound'un tespiti netti:

“Kimseye Gazze aç değil dedirtmemeliyiz. Onlara

hesaplanmış, tasarlanmış mühendislik çıktısı olan açlık

ve kıtlığı göstermeliyiz. Bu suni bir açlık ve Filistinliler bu suni açlığı gerçekten yaşayan millet.”


BM Gıda Hakkı eski Özel Raportörü Hilal Elver ise bu tasarlanmış kıtlığın nasıl bir “savaş suçuna” dönüştüğünü anlattı. Elver, Şubat 2025'te yaşanan ve “

un soykırımı

” olarak tarihe geçen, İsrail'in gıda kuyruğundaki 118 kişiyi katlettiği olayı hatırlattı. Günler sonra ilk çocuk ölümlerinin başladığını belirten Elver, “Bu ekonomik açlık, Gazze'nin silahların susmasından sonra da ayakta kalamaması için yapıldı” dedi. Elver, sözlerini tarihi bir uyarıyla bitirdi:

“Sorumluluk olmadan adalet olmaz. Adalet olmadan iyileşme olamaz.

Gazze'nin kasten aç bırakılması asla unutulmamalı, normalleştirilmemeli ya da affedilmemeli.”


***

KENTSEL SOYKIRIM: SADECE İNSAN DEĞİL, DOĞA DA HEDEF ALINDI

Mahkeme, İsrail'in sadece insanları değil, bir halkın tüm yaşam alanlarını,

hafızasını ve doğasını da yok etme politikasını “Ekosit” (çevre kırımı) ve “Urbisit” (kentsel soykırım)

başlıklarıyla da ele aldı.

Filistinli bilim adamı Prof. Dr. Mazin Qumsiyeh, Gazze’de tarım alanlarının, su kaynaklarının ve doğal yaşamın bilinçli olarak yok edildiğini vurguladı. İsrail'in su kuyularını vurduğu, zirai alanlara el koyduğu belirtildi.


BM Konut Hakkı Özel Raportörü Balakrishnan Rajagopal ise yıkımın adını net koydu:

“Bu, kentsel bir soykırımdır.”

Gazze’de sivil altyapının tamamen yok edildiğini, evlerin üçte ikisinden fazlasının kullanılamaz hale geldiğini belirten Rajagopal, “Evlerin ve yaşam alanlarının yok edilmesi psikolojik ve kültürel etkiler de barındırıyor” dedi.


***

‘BİRİNİ AMELİYATA ALIP DİĞERİNİ ÖLÜME TERK ETTİK’


Gazze’deki kentsel soykırımın en vahşi aşaması, sağlık sisteminin hedef alınmasıydı. Mahkemede tanıklık yapan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Taner Kamacı’nın, Gazze'de gönüllü olarak çalıştığı dönemde yaşadıkları korkunç. Kamacı, İsrail'in “sadece Hamas'la değil, çocuklarla ve kadınlarla savaştığını” belirterek, soykırımın nasıl işlediğini şöyle özetledi:

“İsrail sadece insanları öldürmüyor,

ambulansları vurarak yaralıların hastaneye gitmesini engelliyor. Hastaneye gidenlerin ameliyat olmasını engelliyor

çünkü ameliyathane bırakmadı. Ameliyat olanların ölmesine sebep oluyor, çünkü

anestezi,........

© Yeni Şafak