menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gazze Yolunda - 2: O yolu aştık ama Refah’ın eşiğinden döndük

23 12
20.06.2025

Kahire’den İsmailiye şehrine doğru hareket ettiğimizde birkaç saat sonra tüm aktivistlerle buluşup değerlendirmeler yapmayı umuyorduk. Büyük Gazze Yürüyüşü’nün ilk etabıydı ve başlıyorduk. Bu arada internet servisindeki ekiple de sosyal medyadan yapacağım paylaşımların planlarını yapıyorduk. Editörümüz Nisanur Çavuşoğlu, “Abi sen anonslarını çek ama yayınlamayalım hemen. Biraz geriden gideriz” dedi. Bu arada Yeni Şafak’ın yürüyüşü takip ettiğini de bir afişle Instagram’dan ilan etmiştik. Kahire’nin farklı noktalarından yola çıkan binlerce aktivisti Süveyş Kanalı boyundaki şehre götürecek “Cairo Desert Rt” (Çöl Yolu) üzerindeydik. Tedirgindik. Gişeler ve kontrol noktaları vardı. Şimdilik yol açıktı. Saat 14:08’de, yürüyüşü takip için gelen birkaç gazeteciden olan GZT Muhabiri Kevser Erbay WhatsApp’tan aradı. Konuşamadık. Tekrar tekrar aradı, ancak seslerimiz birbirine gitmiyordu. Anlaşılan önemli bir mesele vardı. Mesaj yazmasını istedim. “Ersin abi gelme! Pasaportları aldılar. Tüm Türkler bekliyorlar. Pasaportları alırsak ve geçtikten sonra sana haber veririm” diye yazdı. Hemen durduk bir kenarda. Kevser’den detayları istedim. Video gönderdi. Şehrin çıkışı diyebileceğimiz gişelerde yüzlerce aktivist otobüs ve minibüslerden indirilmiş yol kenarında bekliyorlardı. Kevser, pasaport sorgusunda sıra beklediklerini bildirdi. Biz de bu arada şoförümüzle durum değerlendirmesi yaptık. Sivil bir araçtaydık. Durdurulanlar kafile halindeydi. Devam edebilirdik. Yeniden yola koyulduk birkaç dakika sonra gişelere geldik. Doğal olarak yavaşladık, çünkü trafik vardı. Binleri aşan aktivisti araçlardan indirmişlerdi. Saatlerdir bekletilenler vardı. Önce Kevser’e ulaşmayı düşündüm lakin o pasaportunu almanın peşindeydi ve bizim pasaportlarımız elimizdeydi. Yanına gidersem benimkini de alabilirlerdi. Şoförümüz dilersek gişelere doğru devam edebileceğimizi söyledi. Araçta üç aktivisttik. Enes Yalman, Nizamettin Kaymak ve ben. Bu arada bir polis camımıza vurarak sağa çekmemizi ve pasaportları vermemizi istedi. Yakalanmıştık. Tam park etme aşamasındaydık ki Enes ani bir kararla, şoföre gişelere doğru sürmesini ve yoluna devam eden diğer araçların arasına karışmamızı söyledi. Bizi durdurmak isteyen polis de bu arada başka araçlarla meşguldü. Aralardan hızla gişeye girdik, yol geçiş ücretini ödedik ve geçtik. Şaşkın ve sevinçliydik. Hemen gruba baktım. Kontrol noktasında takılan çok sayıda Türk ve diğer milletlerden aktivist vardı. Geçtiğimizi yazdım ve taksilerle gelenlerin turist görüntüsü vermeye devam etmelerini yazdım.

ŞİFRE: YASİN 9

Yol bir kez daha açılmıştı ancak Enes, delegasyon-dakilerden birinden yarım saatlik mesafedeki bir noktada daha gişelerin olduğunu ve orada da araçların durdurulduğunun haberini almıştı. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Enes, tebessüm ederek “Yasin 9” hatırlatmasını yaptı. Yasin Suresi’nin 9’uncu ayeti iki gündür aramızda bir şifreye dönüşmüştü. Enes Yalman’ın manevi kalkan inşasıydı. İstanbul’dan uçağa binmeden saatler önce mesaj atarak, “abi sürekli bu ayeti oku” demişti. “Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler” mealindeki ayet zaten ezberimdeydi. Uçağa bindiğim andan Kahire Havaalanı’ndan çıkana dek okumuş ve Nizamettin abiye de yazmıştım. O da sürekli tekrarlamış. Az önce gişeden geçme/kaçma eyleminde de okuyorduk ve şimdi yine bir kontrol noktasına doğru hareket halindeydik. Nizamettin abi kez sesli sesli okumaya başlamıştı: “Ve cealna min beyni eydihim sedden ve min halfihim sedden fe agşeynahum fe hum la yubsırun.” Şoförümüz de şaşkınlığını üzerinden atmıştı artık ve niyetimizi net olarak anlamıştı. Biz o “köprüyü” geçecektik.

ÖNÜMÜZE DÜŞEN AMBULANSIN PEŞİNDEN KAÇTIK

İkinci kontrol noktası, birincisine göre daha az kalabalık olsa da yolun sağ tarafı araçlarından indirilen aktivistle doluydu. Sayıları yüzü aşkındı. Ancak otobüslerle gelenler değil taksilerle gelen insanları durdurmuşlardı. Yani bu sefer hedef direkt bizlerdik. Hemen karar verdik, durmayacak, direkt gişeye girecektik. Gişelere yaklaşınca trafik durdu. Araçlar önce polislerin denetiminden geçiyor sonra gişe sırasına giriyordu. Bizi durduran polis nereye gittiğimizi sordu. Enes ilk defa İngilizce değil de Arapça konuşarak, Nizamettin abi ile benim turistik gezi için geldiğimizi ve Mısır’ın gözde tatil bölgesi........

© Yeni Şafak