Filo Günlükleri: Kilisedeki ezan ve bir Türk bizi Gazze’ye ışınladı!
Sumud Filosu için İtalya’da bulunanlar olarak eğitimlerimizin son aşamasındayız. Filo günlüklerini kaleme alırken, delegasyonun gizliliğe verdiği öneme dikkat ettim. Dün, son derslerimizi aldık ve bazı şeyleri artık açıktan yazabileceğim.
O halde en başa döneyim. İtalya’ya gelirken, eğitimlerimizin Katanya’daki bir Katolik kilisesinde yapılacağını öğrenmiştim. Ancak dediğim gibi mekânın ifşa olması istenmiyordu. Bu nedenle de Filo Günlükleri’nin ilk yazısında, “Eğitimleri çok ilginç bir yerde alıyoruz” diyebildim sadece.
***
BİZİ DİSİPLİNE ETTİ
Kilise, tarihî bir yapı değil. Birkaç yıl önce açılmış. Mahalle arasında fakat büyükçe. İbadethanesinin dışında, alt katında geniş bir konferans salonu da mevcut. Hafta içi tamamen biz gönüllülere tahsis edildi. Güvenliği de sağlandı. Her sabah girişlerde pasaportlarımızı verip listeden kontrol edildik. Eğitimlere telefonlarımızı teslim edip öyle başladık. Son derste ise plansız bir manevi güzellik yaşadık. Herkesin ruhlarına dokunan anlarımız oldu, detaylarını aşağıda aktaracağım.
Öğlen ve ikindi namazlarımızı da Filo yolcularına kapılarını açan kilise içerisinde gösterilen bir bölmede cemaat halinde kıldık. Öncesinde ezanımızı okuduk. Lakin çevremizdekileri rahatsız etmemeye dikkat ettik. Neler hissettiğimi merak edenler olacaktır, kafilemizdeki diğer Türk arkadaşlara da sordum. Etkileyiciydi. Çok farklı milletten, yaşam biçimlerinden, inançlardan hatta inancı olmayan insanlarla Gazze için yola çıkmak için bir kilisede beş gün boyunca vakit geçirdik neticede. Konuştuk, tartıştık, İsrail’e karşı kararlılıkla yola çıkmanın tüm hazırlıklarını burada yaptık. Hristiyanlığı temsil eden sembollerin altındaydık. Tüm katılımcılar buranın manevi bir yapı olduğunun idrakindeydi. Kilise tercihi bu açıdan önemliydi, herkese bir disiplin katmıştı. Dediğim gibi renkli, çok çeşitli ve ilk defa bir araya gelen büyük bir gruptuk. Kilisede olmak, düzeni ve tertibi de beraberinde getirdi.
***
HAL DİLİMİZ “GAZZECE”
Hemen hepimiz ilk defa karşılaştık. Şimdilik beş gün geçirdik ve bu sürede herkes herkese inanılmaz saygılıydı ve bu ortamı inşa eden tek unsur Gazze’ye ulaşmak için ortaya konulan iradeydi. Dersleri İngilizce gördük. Benim gibi İngilizcesi yetersiz olanlar kendi dillerinde konuştu, arkadaşlarımız çeviri yaptı. Hal dilimiz ise “Gazzece”ydi. İnsanlık, Avrupa’nın ortasında yeni bir dil inşa ediyordu. İnançların, dillerin ve kültürlerin ötesinde, ortak bir vicdanda buluşan bir insanlık portresinin çizim anına şahitlik ediyordum.
MAKARNA KARDEŞLİĞİ
Bu arada yemeklerimiz de kilisenin mutfağında gönüllüler tarafından pişirildi. Daha önce de belirtmiştim, Gazze için yola koyulanların kendilerini zor şartlara ve minimalist yaşama da alıştırması gerekiyordu. Hiç ayakkabı giymeyenler var aramızda. Uyumak, dinlenmek için betonda yatanlar da hayli fazlaydı. Bir bakıma uzun ve yorucu olacak gemi yolculuğuna hazırlıklı olmaya karada başlanmıştı. Yemekler........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d