Kâbe’de bir gün mutlaka!
Bir gün mutlaka, bir Kurban Bayramı sabahında, Kâbe avlusundaki minberde, hatip bayram namazı hutbesini irad edecek. O hutbe Kâbe’nin yanı sıra Müzdelife’de, Mina’da, Akabe’de milyonlarca hacı tarafından dinlenecek, dünyanın her köşesindeki Müslümana ulaşacak. Sabırla, umutla, imanla o hutbeyi bekleyeceğiz. O hutbe bir gün mutlaka okunacak. Beklenen o hutbe, şundan daha derin, daha dokunaklı, daha sarsıcı olacak:
“Mü’minler!
Kurban Bayramınız mübarek olsun. Haccınız kabul ve mebrur olsun. Keseceğiniz kurbanlar Hak katında makbul olsun.
Ne muhteşem bir manzara! 10 milyona yakın hacı bembeyaz ihramları içinde “Lebbeyk” diyor; gelmek isteyip de gelemeyen milyonların kalbi burada. Yeryüzüne dağılmış 2 milyar Müslümanın nabzı burada atıyor.
Görün işte ey Ebu Cehil’ler! İslam’ın nurunu söndüremediniz. Hemen şuracıkta doğmuş bir yetimin ümmeti şimdi milyarlara ulaştı. Doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde, yeryüzünün her zerresinde varız. Rabbimiz bir; eşi yok, ortağı yok, benzeri yok. O’na hamdolsun. O esirgeyen ve bağışlayan. O Din Günü’nün sahibi. Bizler de ancak O’na ibadet eder, ondan yardım dileriz…
Fahr-i Kâinat Efendimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz, Hazreti Muhammed Mustafa, bizim, hepimizin yegâne önderi, lideri, rehberi, yol gösterenimiz, O’na salat ve selâm olsun.
Tam 1436 yıl önce bugünlerde, Veda Haccı’nı yaparken, Arafat, Müzdelife, Mina ve Akabe’de hacılara seslendi, helallik istedi, onların şahitliklerini aldı. Efendilerin Efendisi, önce dedi ki, “Ey İnsanlar!” dedi, “Sözümü iyi dinleyiniz” dedi, sonra dedi ki, “İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir” dedi.
Sonra yine “sözümü iyi dinleyiniz ve belleyiniz” dedi ve devam etti: “Müslüman........
© Yeni Şafak
