Farkında mısınız? Merkezde din var
Ne zamandır Fransa 2024 Olimpiyatları’nda epeyce tartışılan “din”, “dinin görünümü” ve “sporda dindarlık” konusunu yazmaya niyetliyim ama yoğun gündem fırsat tanımadı. Etrafımız ateş çemberi iken şimdi bu konunun sırası mı? Evet, tam sırası. Şöyle izah etmeye çalışayım:
2024 Olimpiyatları’nın açılış töreni sembollerle doluydu; en çok konuşulan ise, Leonardo Da Vinci’nin, Hz. İsa ve Havarilerini resmettiği meşhur “Son Akşam Yemeği” tablosunun, gayet uygunsuz ve edepsiz biçimde sahnelenmesi oldu. Hz. İsa ve Havarilerine yapılan bu hakaretler Hristiyan dünyada tepkileri üzerine çekti, özellikle Katolik din adamları gösteriyi kınadılar. Fransa ise gösterinin Fransa’nın “hoşgörü” ve “renkliliğini” yansıttığını söyledi.
Din üzerinden başlayan ikinci tartışma ise Fransız kadın basketbol oyuncusu Diabe Konate’nin maçlara başörtülü çıkmasının yasaklanmasıyla başladı. Fransız Spor Bakanı Fransa’nın “Laik” bir ülke olduğunu söyledi ve yasaktan geri adım atmadı.
Diğer yandan Fransa Olimpiyatları sporda dindarlığın daha yoğun görünümüne sahne olmasıyla da konuşuldu. “Dindarlığın görünümü” derken elbette Hristiyanlıktan bahsediyoruz. Örneğin vücudu haç ve İncil’den alıntı dövmeleriyle kaplanmış İngiliz yüzücü Adam Peaty 0.02 saniye ile dünya rekorunu kaçırınca, “ben dindar bir adamım. Tanrı’dan kalbimdekini göstermesini istedim ve işte bu kalbimde olan, daha fazlası olamazdı” dedi. 19 yaşındaki İngiliz dalgıç Andrea Spendolini bronz madalya alınca “zafer tanrınındır” diye açıklama yaptı. ABD’li jimnastikçinin tesbihi, Brezilyalı 16 yaşındaki Rayysa Leal’in İncil’den yaptığı alıntı, Brezilyalı sörfçü Gabriel Medina’nın Mesiyanik pozları olimpiyatlara damgasını vuran dindarlığın sadece birkaç örneğiydi.
Araştırmacılar dünyada dindarlığın artmadığını söylüyorlar ama görünümünün arttığına şüphe yok. Hristiyanlar bu konuda daha özgüvenli davranırken, örneğin........
© Yeni Şafak
