Nerede o zarafet
Siyasi iletişim dilinin nereden nereye geldiğini düşündüğüm zaman bazen dehşete uğruyorum.
İsmet Paşa, Adnan Menderes, Bülent Ecevit, Adnan Kahveci, Erdal İnönü, Deniz Baykal
ve sayabileceğimiz pek çok liderde görmeye alıştığımız
zarafet, nezahet, nezaket
üçlüsünün zerresi kalmamış gibi.
Dönemin Dışişleri Bakanı rahmetli Fatin Rüştü Zorlu için biraz da abartarak derlerdi ki, “Çok kibar adamdı. Sen nehrine siz nehri dermiş.”
Bir de şu CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel Bey’in ağzından dökülenleri hatırlayalım:
Dışişleri Bakanı
Hakan Fidan
için “Pabucumun atanmışı”…
Millî Eğitim Bakanı
Yusuf Tekin
için “Kazma”…
Maliye ve Hazine Bakanı
Mehmet Şimşek
için “Adam değil, insan bile değil”…
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı
Murat Kurum
, Tarım ve Orman Bakanı Sayın
İbrahim Yumaklı
, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Dr. Vedat Işıkhan
, Adalet Bakanı
Yılmaz Tunç
için de en tahrik edici galiz hakaret sözcükleri kullanıp duruyor.
Gazeteci ve yazar
Şamil Tayyar
da konuyu dile getirmiş, omurilikten CHP’li trollerin saldırısına uğramıştı. Yukarıda belirttiğimiz üçlü kültür ve değerlerin CHP militanlarınca unutulmuş olmasının iki nedeni olabilir: 1. 1950’den bu yana 75 senedir tek başına iktidar olamamanın getirdiği panik; 2. AK Parti’yi tahrik edip kavganın ortasına çekmek. Aynı düzeysizlikle daha kolay savaşılabileceğine inanmak.
Bu arada bu sütunlarda zaman zaman dile getirdiğimiz gibi, bezer bir bozulma AK Parti saflarında ve diğer partilerde de alabildiğine ilerliyor… Dikkat edilmezse eskilerin deyimiyle “Ülfet-ünsiyet hâsıl olur”…
Siyasi iletişimde düzeysizliğin başarı getirdiğine biz bugüne kadar tanık olmadık. Bundan sonra da olacağımızı düşünmüyoruz.
‘Yumuşak güç’ her şeydir
Ülke itibarının iletişim........
© Yeni Şafak
