menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir yolculuk hikayesi

12 1
05.11.2025
Toplum olarak aynı yolculuğu yapıyoruz ama birbirimize yabancılaşıyoruz. Oysa bir selam, bir gülümseme, bir sakız bile gönül köprüleri kurmaya yeter…

Geçtiğimiz günlerde otobüsle şehirlerarası bir yolculuk yaptım. Yan koltuğumda bir beyefendi oturuyordu. Uzun süre birbirimizle ilgilenmeden, herkes kendi telefonu ile meşgul oldu. Arada bir fark ettirmeden birbirimize göz süzüyorduk. Telefon görüşmelerinden arkadaşın Kürt olduğunu anladım.

Yanımda oturan beyefendinin niyetini bilmiyordum ama benim niyetim uygun bir ortam oluştuğunda onunla sohbet etmekti. Sabırla bekledim; ancak o, herhangi bir ilgi göstermedi. O zaman bir yol bulmalıydım. Çünkü aynı yolculuğu paylaşıyoruz ama hiç konuşmuyoruz. Bu durum, insani ilişkiler açısından hiç de iç açıcı değildi. Aslında bu tablo, toplumda insanların aynı dünyayı, aynı ortamı paylaşmasına rağmen birbirine yabancılaşmasının bir resmiydi.

Yolculukta kulağım tıkanmasın diye çantamda bir kutu sakız bulunduruyordum. Bunu, bir sohbet başlatma vesilesi olarak kullanabilirdim. Ona sakız uzattım:

- "Sakız alır mısınız kardeşim?"

O da gülümseyerek,

- "He Vallah, alırım, iyi olur," dedi.

O anda anladım ki, bu suskun beyefendi aslında konuşmak, tanışmak için bir fırsat kolluyormuş.

- "Yolculuk nereye? Adın nedir? Ne........

© Yeni Mesaj