menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İzciliğin görevi…

12 0
22.06.2025

Bir eli cebinde, diğer elinde telefon, konuşarak caddeyi geçiyor. Araba fren yapmasa vurup beş metre öteye savuracak… Fren sesini duyunca kafasını çevirip şoföre "kör müsün…" diye bağırıyor. Neyse şoför "La havle" çekip geçiyor.

Fırında ekmek sırası var. Yaşlı bir teyze sıranın en başında beklerken genç bir delikanlı parayı tezgâha fırlatıp, "otobüsü kaçıracağım, acil ekmek…" diye fırıncıya sesleniyor.

Yolda yürürken bir başkasının yanınızdan geçerken saygısızca size çarptığını fark ediyor, pardon diyorsunuz. Sanki sizin suçunuzmuş gibi…

İleride trafik kazası olmuş, yerde yatan kadının yanında bir çocuk oturmuş ağlıyor. Başında duyarsız bir kalabalık "vah, vah" demekle meşgul. Kimse müdahale etmiyor.

Gece metruk evde yangın çıkmış. Mahalle gündüz gibi… Birkaç kişi ellerinde kova ve hortumlarla müdahale etmeye çalışıyor…

Okulda sınıfı dağıtanlar, yangın tüplerini kurcalayarak işgüzarlık yapanlar, sırf zarar olsun diye muslukları açık bırakanlar, koca bir camı bir futbol topu ile indirenler, kantinden borç aldıkları kalemin parasını ödemeyenler, yediği gofretin kılıfını umursamaz bir tavırla yere atanlar, geçerken yere düşmüş olan eşofman üstünü çiğneyenler, okula kitap getirmediği halde bir başkasının kitabını alıp kendisinin olduğunu iddia edenler…

Daha pek çok örnek sıralamak mümkün… Ailesi varlıklı olduğu için her şeyi yaptırabileceğini veya yapabileceğini düşünenler, dar gelirli aile çocuklarına mobing uygulayanlar, kendilerinden küçükleri hizmet ettirmeye çalışanlar…

Ellerindeki çakı veya bıçaklar ile ağaçlara zarar verenler, kızlara hava atmak için erkek arkadaşlarını tehdit edenler, öğretmen koltuğunu parçalayanlar… Daha neler, neler… Hepiniz yazımın sonunun nereye gideceğini merak ediyorsunuz değil mi?

****

Yurdumuzun çevresinde savaş rüzgârları eserken; bir an İzci birliklerinde geçirdiğimiz günler aklıma geldi. Bizi seçip yetiştirenler, bu organizasyonda görev yaptığımız sürece üstlendiğimiz görevler bazı aklı evvellerin kavrayamayacağı işler olmuştur. Yukarıda saydıklarım günümüzün sıradan olayları şeklinde yorumlanıyor. Çocuk ve gençlerdeki bu hızlı değişimin, yüksek sesli isyankâr şarkıların, vücuda yaptırılan dövmelerin nasıl bir salgına dönüştüğünü yorumlayamıyor…

Bunların bir tek tarifi var… Başkasının parası ile özgürlük… İyi de neyin ve kimin özgürlüğü? Böylesine sorumsuz ve sorunlu bir gençlik bizi ifade edebilir mi? Eskinin güler yüzlü, çalışkan, yardımsever, sorumluluk duygusuna sahip kuşağına ne oldu?

Bizim zamanımızda da günün........

© Yeni Mesaj