menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ülkemiz üzerine oynanan oyunlar

25 2
02.08.2025

Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 03.07.2001 tarihli yayımlanan yazısıdır

Her şeyden evvel şunu ifade edelim ki, ülkemiz siyasi, ekonomik, hukuki ve kültürel açıdan son derece ciddi bir işgal tehdidi ve tehlikesiyle karşı karşıyadır. Belki de tarih boyunca milli kimlik ve şahsiyetin, birlik ve beraberliğin, devlet ve milletin bu derece içine düştüğü kötü manzara hiç müşahade edilmemiştir.

İçeriden ve dışarıdan kuşatılmışlık daha ziyade "AB'ye tam üyelik" ve "AB'ye uyum" şart ve hedefi etrafında cereyan etmektedir.

Ülkemize yönelik siyasi işgal tehdidi bir siyasal birlik olan AB'nin Kopenhag Kriterleri doğrultusunda "egemenliğin devri"ne kadar uzanmış ve bu noktaya odaklanmıştır.

Keza, Helsinki Zirvesi'nin sonucu olarak hazırlanıp Türkiye'ye kabul ettirilen Katılım Ortaklığı Belgesi'ne göre; Kıbrıs, Ege, Güneydoğu, BM veya Lahey Adalet Divanı'nın inisiyatifine terk edilerek ülkemizden koparılmak istenmektedir.

Doğu'muz Ermenilere, Karadeniz Rumlara, Suriçi İstanbul bir Ortodoks Rum himayesine sokulmak istenmektedir.

Bunun anlamı şudur; Türkiye İkinci Sevr'in hayata geçirilmeye çalışıldığı en ciddi bir tehditle karşı karşıyadır.

Ülkemize yönelik bir kültürel işgal de mevcuttur. "Diyalog ve hoşgörü" adı altında bir inkültürasyon projesi uygulanmakta, milletin inanç değerleri hedef alınarak insanımızın manevi dinamizmi ve savunma direnci kırılmak istenmektedir. Bu çalışmanın bir boyutu kültürel bir tehdit ise de, esasında milli bütünlüğümüzün bozulması gayesi güdülmektedir.

Hukuki manada da bir işgal tehdidi mevcuttur. AİHM ve Lahey Adalet Divanı gibi iç hukuku tanımayan kuruluşların kararları Türkiye'yi bağlamakta, Tahkim ile hukuk sistemimiz dışarıya endekslenmektedir. Hukuki yapımız egemenliğimizin en önemli parçalarından birisi olup, bu yöntemle bağımsızlığımıza ipotek konulmaktadır.

Ekonomik manadaysa içler acısı durumumuz hiçbir izahı gerektirmeyecek kadar açıktır. Bir yıl içinde on milyar dolar, bağış değil kredi alabilmek için IMF ve Dünya Bankası direktifleriyle onlarca kanunun çıkarılması şart koşulmakta, bu yolla Türkiye teslim alınmaya çalışılmaktadır. Nitekim bu kanunlar çıkartılmıştır.

Kısaca bir kez daha ifade etmek gerekirse, ülkemiz tarihinin en sorunlu ve zor dönemlerinden birisini geçirmektedir. Kıyaslamak gerekirse bu tabloyu olsa olsa Kurtuluş Savaşı koşullarıyla karşılaştırabiliriz.

Bu şartlar birlik ve beraberlik, iç barış, kardeşliğin vurgulanması ve moralin yüksek tutulması gibi temel meselelerde basına büyük görevler yüklerken, maalesef tam aksi bir tabloyla karşı karşıyayız.

Özellikle devlet ile milletin, asker ile sivilin arasını açmak, birlik beraberliğe ve iç dayanışmaya zarar verici yayınlarla şahsımı konu edinen mesnetsiz iddialara yer verilmekte ya da üretilmektedir.

Kamuoyunun ve yüce milletimizin çok iyi bildiği gibi biz bu ülkede "Birlik ve Beraberlik Tezinin" hem sahibi hem de takipçisiyiz. Bu tezin bir gereği olarak da ülke üzerinde oynanan oyunlara her zaman dikkat........

© Yeni Mesaj