menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir

18 16
22.04.2025

Kıbrıs süreciyle ilgili yaşanan gelişmeler, maalesef Türkiye'nin en haklı davasında elini zayıflatıyor.

AKP hükümetinin yetkilileri, her fırsatta dünyanın birçok bölgesinde etkili olduğumuzdan, artık oyun kurucu ülkeler arasında bulunduğumuzdan bahsediyor.

Ama gel gör ki Kıbrıs davamızda, Ege'deki Lozan'da elde ettiğimiz haklarda, Doğu Akdeniz'de, Suriye'de, Irak'ta, topyekun Orta Doğu'da ve dünyanın birçok bölgesinde yaşadığımız kayıplar yetkililerimizin bu iddialarını yalanlıyor.

Önceki yazımızda Ege Denizi'nde gelinen noktayı örneklerle ifade etmiştik, bu yazımızda Kıbrıs'taki gelişmeleri ele alalım.

Malum, nisan ayının başlarında Semerkant'ta düzenlenen AB-Orta Asya Zirvesi'nde Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ile Tacikistan; 2.4'er milyar Euro karşılığında Türkiye ve KKTC aleyhinde bir bildiriyi imzaladılar.

Avrupa Birliği ile imzaladıkları yatırım anlaşması kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) tanımayacaklarını beyan ederek, Türkiye'nin Kıbrıs'taki varlığını "işgal" olarak nitelendirdiler.

Dört Türk devleti artı Tacikistan toplam 12 milyar euroluk yatırım taahhüdü karşılığında Avrupa Birliği'nin Kıbrıs politikasına tam uyum sözü verdi.

Söz konusu ülkeler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlılıklarını bildirerek, yalnızca Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni (GKRY) adanın "tek meşru yönetimi" olarak tanıyacaklarını resmen ilan etti.

Bu durum, KKTC'nin uluslararası alandaki diplomatik statüsüne ağır bir darbe olurken, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'na da üstü kapalı bir kınama niteliği taşıyor.

Anlaşmada,........

© Yeni Mesaj