Aklını başına al Türk milleti!
Hayatta her şey tesadüf olsa da, Türkiye gibi bir ülkede hiçbir şey ve olay, asla tesadüfi değildir ve olamaz.
Türkiye gibi tarihin bize getirdiği ağır bir sorumluluk ve jeostratejik bakımdan çok kritik bir coğrafyada bulunduğumuzun asla unutulmaması ve her an teyakkuzda olunması, daima hatırımızda bulunması gereken bir husus olmalıdır.
Size vatansever gibi gözükenlere karşı, mutlaka mercek tutunuz!
En ateşli milliyetçi gibi davrananlara ve tanıdıklarınıza karşı, daima kuşkucu ve tedirgin olunuz.
Hem Atatürk'çü, hem de AB ve NATO'cu olanlara karşı, asla güven içinde olmayınız!
Başlıyoruz…
Devlet Bahçeli 22 Ekim 2024 günü MHP grup toplantısında yaptığı konuşmada; "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin Türkiye Büyük Millet Meclisinde, DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın." Diyerek başlamıştı süreç
Ne ilginç değil mi? 12 Eylül'ün düşman kardeşleri Mümtaz'er Türköne ve Cengiz Çandar gibi isimler, bugün aynı gaye için bir araya gelmişler.
Ne diyor ve istiyorlar?
"Abdullah Öcalan için 'bebek katili', 'terörist başı' gibi sıfatlarının yerini 'PKK lideri' veya 'kurucu önder' gibi sıfatların almasını istiyorlar.
Neymiş efendim; "PKK'nın silahsızlandırılması ile yeni bir millet oluşturulacakmış", "Türk-Kürt ittifakı, Irak ve Suriye'yi içine alan, giderek genişleme potansiyeline sahip bir Türkiye Barışı yaratacakmış".
"Türkiye bölgeye nizam verecek, Kuzey Irak'ta ve Kafkasya'da olduğu gibi Kuzey Suriye'yi de ekonomik ve kültürel olarak kendisine entegre edecekmiş"!
Bu gerçeği kimler görmüş?
Mümtaz'er Türköne, Cengiz Çandar, Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek ve Abdullah Öcalan.
Kim görememiş? 86 milyon Türk milleti görememiş.
Peki bu hayalin gerçekleşmesi için ne yapılması gerekiyormuş?
Öcalan'ın hapisten çıkması ve rahat bir çalışma ortamına kavuşarak bu planda önemli roller üslenmesi gerekiyormuş.
Abdullah Öcalan hapisten çıkar ve ayrılıkçı Kürt hareketinin tekrar başına geçerse ne mi olur?
Eskiden dağlarda teröristler ile güvenlik kuvvetleri arasında yaşanan çatışma bu sefer, batıdaki büyük şehirlerde kapı komşuları arasında yaşanmaya başlar.
12 Eylül öncesine tekrar döneriz.
Geçmişte sağ-sol çatışmasını tezgahlayan aynı ekip, bu sefer bitmiş olan PKK'yı yeniden canlandırarak, Türk-Kürt kutuplaşmasında yeni bir kardeş kavgasının organize eder.
Oysa Türkiye'de bugün konuşulması ve çare olunması gereken asıl sorun, ekonomik krizin giderek derinleşmesidir.
Hem Mümtaz'er Türköne hem de Cengiz Çandar, bu projede bir devlet aklından, bir derin devlet kavramından bahsediyorlar.
Diyorlar ki; "Devlet katında devletin derinlerinde mantık olarak akıl sahibi, refleks gösterebilen, muhakeme yürütebilen bir kurum varmış!
İstihbaratçılardan, diplomatlardan, bazı akademisyenlerden, mülki kadrolardan, güvenlik birimlerinden meydana gelen bu kurum, meseleyi Devlet Bahçeli'nin gördüğü şekilde görüyormuş!
Devlet Bahçeli'nin ortaya koyduğu meseleyi onun gibi anlayan ve savunanlar varmış!
Bu konuda bir uyum varmış ama AK Parti bu uyumun dışındaymış!"
Bir zamanlar Ergenekoncular, Balyozcular diye üretilen ve kendilerinde, derin devlet dedikleri bir kesim vardı hatırlarsanız.
Tabi ki yalan!
Derin devlet onlardı denilerek, hepsi tasfiye edildi.
Oysa onlar derin devlet değil, Atatürk'çü ve Cumhuriyet değerlerine bağlı samimi vatansever askerlerdi.
Sonra FETÖ gerçeği çıktı ortaya!
Tabi gözleri kapalı olanlar için o tarihte ortaya çıkmış gibi kabul ediliyor.
Neyse…
Meğerse derin devlet FETÖ'cülermiş dediler.
Sonra onlarda tasfiye edildi.
Meydan boş kaldı tabi ki…
Gel........
© Yeni Mesaj
