menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye'nin geleceği için doğru bir zemin arayışı

14 1
28.04.2025
Son yıllarda Türkiye'de müzelerde dikkat çekici bir değişim yaşanıyor. Ankara, Eskişehir, Balıkesir gibi şehirlerde ziyaret ettiğim müzelerde, Kurtuluş Savaşı'nı konu eden mekanlarda 15 Temmuz anlatımına özel alanlar açılıyor. Erdoğan'ın şahsına yönelik görseller ve resimlerle bir tür reklam alanı oluşturulmuş durumda. 15 Temmuz sanki Kurtuluş Savaşı'nın doğal bir devamıymış gibi sunuluyor.

Burada meselem 15 Temmuz direnişine karşı olmak değil; ancak her olayın tarih içindeki yerinin doğru belirlenmesi gerekir. Taş yerinde ağırdır. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü 2016'daki darbe girişimine karşı verilen mücadeleyi anlatması açısından çok önemli bir gündür. Ancak gerçek bir tarih bilinci, olayları büyüklük ve etkilerine göre doğru bir sıraya koyabilmeyi gerektirir.

Tek adam rejimleri ve bugüne gelen süreç

Türkiye, 2010 ve 2017 referandumları ile adım adım tek adam rejimine sürüklendi. Anayasa Mahkemesi'nin etkisizleştirilmesi, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yapısında yapılan değişiklikler gibi hamlelerle de hukuk sistemi ciddi şekilde zedelendi.

Bu süreçle ilgili olarak Genel Başkanımız Hüseyin Baş'ın önemli bir uyarısı var:

"Türkiye'de bendensin iyisin, benden değilsin kötüsün! Şimdi önce ikiye böldüler, şimdi yeni yeni başladılar, kendilerinden olanların da iyisi ve kötüsü başladı. Böyle giderse 5 seneyi bulmaz, bu ülkede yandaş olmak bile fayda etmeyecek, para etmeyecek göreceksiniz."

Yani yandaş olmak bile yarın kimseyi kurtaramayacak. Bu, sistemin kendisini sürekli yeniden tanımladığı bir otoriterleşme........

© Yeni Mesaj