menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Siyasette deprem!

30 1
07.09.2025
Türkiye siyasetinde son dönemde yaşanan gelişmeler bize temel bir gerçeği yeniden hatırlattı: Eğer devletin kurumlarına sahip çıkmazsak, yarın kimse kendini kurtaramaz. Bugün başkasına uygulanmayan adalet, yarın sizin için de işlemeyecektir.

Son dönemdeki ilk siyasi davalar Hüseyin Baş ile başlamıştı. Hüseyin Baş'a yönelik re'sen soruşturma başlatıldığında, ekranlardan şu uyarıyı yapmıştık: "Burada mesele şahıslar değil, Türkiye'nin adalet sistemi ve devletin temel kurumlarıdır." Asıl mesele devletin yapılarıdır. O günlerde biz muhalefete "ortak bir resim verme" çağrısında bulunmuştuk. Yalnızca Hüseyin Baş'ın şahsı için değil; siyasete, adalete ve ifade özgürlüğüne sahip çıkmak için. Ama siyasi iradeden bu sahiplenmeyi istediğimiz düzeyde görememiştik.

Ardından davalar arka arkaya geldi. 19 Mart'ta Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması gündemin merkezine oturtuldu. Oysa bu, tam anlamıyla bir "cambaza bak" oyunu idi. Dikkatler şahısların üzerine çekilirken, ülkenin temel kurumları arka plana itildi. İşte o gün de söyledik: "Eğer bugün kurumlara sahip çıkmazsanız, yarın aynı noktada kendinizi de bulursunuz."

Ne yazık ki muhalefet bu süreçte de bütüncül bir duruş sergileyemedi; hep lokal meselelerle ve anlık krizlerle uğraştı. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu dönemde yaptığı 51 mitingin neredeyse tamamı tutuklanan belediye başkanları ekseninde geçti. Bu konu elbette önemliydi ve gündem olmalıydı. Ancak halkın asıl gündemi olan ekonomi, atanamayan öğretmenler, peş peşe patlayan sınav yolsuzlukları, kadın hakları ve kurumların güvenilirliği mitinglerde yer bulamadı. Dahası, terörle ilgili komisyonlarda da "her şey süt limanmış" gibi bir hava yaratıldı. Üstelik muhalefetin diğer fertleri bir yana, CHP'nin her kademesinde mağduriyet yaşanırken, CHP yönetiminin Terörsüz Türkiye Komisyonu'na katılması........

© Yeni Mesaj