menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kerbelâ’dan günümüze: Yalnızlığın imtihanı ve Hüseynî duruşun gerekliliği

15 1
thursday
İmam Hüseyin'in Kerbelâ'daki direnişi, sadece bir tarihsel kıyam değil, zulme karşı susmamanın, adaletin yanında olmanın, bedel ödemeye hazır bir duruşun timsalidir. Hüseyin yalnız kaldı; çünkü hakikati savunmak, çoğu zaman kalabalıkların değil, vicdanların işidir.

Bu yalnızlık, sadece 680 yılında yaşanmadı. Tarih boyunca Ehl-i Beyt'in temsil ettiği değerleri savunanlar da bu yalnızlığı tattı. Prof. Dr. Haydar Baş, birlik için Ehl-i Beyt merkezli bir İslam anlayışı inşa etmeye çalıştı. Şiisiyle, Sünnisiyle, Alevisiyle birliği savundu. "Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir" dedi. Ancak bu çağrılar çoğu zaman kulak ardı edildi; onun sesi, siyaset oyunlarının arasında kenara itilmesine yol açtı.

Deniz Gezmiş de 1972'de idam sehpasında yalnız kaldı. Filistin'de mazlumla omuz omuza yürürken, Türkiye'deki toplum ve ona yön veren siyasi elitler, seslerini kısacak, onu yapay ideolojik bölünmelere mahkûm edecekti. İdam sehpasına yürürken arkasında bir millet değil, sessizliğe gömülmüş bir vicdanlar topluluğu vardı. O da İmam Hüseyin gibi yalnızdı. Çünkü zamanın düzeni, hakikate değil, iktidara kulak........

© Yeni Mesaj