menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kilis: Kadim ama sahipsiz

15 9
latest

İstanbul'dan yola çıktık; hedefimiz Kilis. Adana'ya kadar olan kısım, alışıldık manzaralar, düzenli yollar ve yoğun trafikle doluydu. Ancak Adana'dan sonra bambaşka bir Türkiye ile karşılaştık. Yol yapım çalışmaları nedeniyle uzun süre trafikte beklemek zorunda kaldık. Kavurucu sıcakta geçen bu bekleyiş, sadece zaman değil enerji ve sabır açısından da bir israftı. Oysa şehirlere ve bölgelere uğramadan geçişi sağlayacak alternatif güzergâhlar, akıllı ulaşım sistemleri ve entegre çözümler üretmek mümkün.

Nurdağı—eski ismiyle Gavur Dağı—coğrafyanın hâlâ belirleyici bir unsur olduğunu hatırlatan bir başka noktadaydı. Yolumuz, navigasyonun da yönlendirmesiyle Gaziantep üzerinden değil, İslâhiye üzerinden devam etti. Gittikçe yalnızlaşan topraklar, yolculuğumuzu sadece fiziki bir geçiş olmaktan çıkarıp, zihinsel bir değerlendirmeye dönüştürdü.

Yolçatı'ya vardığımızda üç ilin, Hatay, Gaziantep ve Kilis'in birleşim noktasında durduk. Buradan itibaren Kilis'e yöneldik. Gecenin çöktüğü saatlerde artık sınıra çok yakındık. Suriye-Türkiye sınırı ışıklandırılmış olsa da bizim seyrettiğimiz yol duble değildi ve aydınlatmadan yoksundu. Kilis tabelası, bu ıssızlığın ortasında bizi şehre girdiğimize dair bilgilendirdi. Uçsuz bucaksız, karanlık ve sessiz topraklarda ilerlerken gözümüz haritada, kulağımız zamandaydı.

Batı'daki şehirlerin kalabalığına inat, bu coğrafya neredeyse unutulmuş gibiydi. Oysa nüfusun dengeli dağılması ve yurt sathında eşit bir kalkınma hedefi için bu bölgelerin sosyo-ekonomik olarak desteklenmesi elzemdir. Sadece yollarla değil; sanayiyle, ticaretle, eğitimle, kültürle, turizmle işlenmesi gereken bir Anadolu haritasına ihtiyaç var. Ülke, sadece merkezden değil, çevreden de inşa edilmelidir.

Kilis'e vardığımızda çöl sıcakları........

© Yeni Mesaj