Bağımsızlığın madenle başlayan hikâyesi
Osmanlı'nın son döneminde, imparatorluğun zengin maden yatakları kapitülasyonların gölgesinde yabancı şirketlere peşkeş çekilmişti. Fransız, İngiliz, Alman ve İtalyan imtiyaz sahipleri, Anadolu'nun altını, kömürünü, kromunu işletiyor; gelirini kendi ülkelerine taşıyordu. Türk milleti kendi toprağında kiracı, hatta seyirci konumundaydı. Siyasi bağımsızlık arayışı veren bir milletin, ekonomik olarak da zincire vurulduğu bir dönemdi bu.
Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu gerçeği en başından fark etti. Millî Mücadele sadece işgalci ordulara karşı değil, ekonomik esarete karşı da verilmeliydi. 1923 İzmir İktisat Kongresi'nde "Siyasi zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kalıcı olamaz" diyerek bu yeni mücadelenin yönünü çizdi.
Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923) Türkiye'ye yalnız sınırlarını değil, iktisadi egemenliğini de teslim etti. Lozan'da "maden yasağı" olduğuna dair efsaneler ne tarihî ne de hukuki temele sahiptir. Aksine, Lozan Türkiye'nin kendi kaynaklarını işletme hakkını tanıyan bir dönüm noktasıdır. Atatürk, Lozan'ın ardından hemen harekete geçti: 1926'da çıkarılan Maden Kanunu ile madenlerin işletme hakkı yalnızca Türk vatandaşlarına verildi. Ardından 1933'te Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA), 1935'te Etibank ve Sümerbank kuruldu. Bu kurumlar, yeraltı zenginliklerini sanayi üretimine........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Mort Laitner
Stefano Lusa
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon