menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Arz-ı Mev’ud’un yeni cephesi

15 0
26.05.2025

Arap Baharı süreci, halk hareketlerinden ziyade jeopolitik hesaplaşmaların ve küresel güç mücadelelerinin sahnesi hâline gelmiştir. Bu süreçte Suriye, Amerikan merkezli politik baskılara boyun eğmediği için ciddi bir dış müdahale sürecine maruz kalmıştır. Suriye'deki Beşar Esad yönetimi, Batı'nın ve özellikle ABD'nin rejim değişikliği dayatmasına karşı direnirken, ülke çok boyutlu ve yıkıcı bir iç savaşa sürüklendi. Yıllar süren çatışma ortamı sonrası, ülkede siyasal yapı yeniden şekillenirken, Ahmet Şara liderliğinde yeni bir yönetim iş başına geldi. Ancak bu yönetimin de Batı ile ilişkileri belirli koşullara bağlanmıştı. ABD'nin eski Başkanı Donald Trump ile yapılan görüşmelerde, Suriye'nin İsrail ile normalleşmesi ve özellikle Filistin'in askerî yapılarıyla olan irtibatını koparması açıkça talep edildi. Bu, yalnızca bir diplomatik yönlendirme değil; aynı zamanda bölgesel dengeleri tamamen değiştirmeye yönelik bir stratejiydi.

Filistin ve Gazze'nin en güçlü destekçilerinden biri yıllardır Suriye olmuştur. İsrail'in hedefinde olan direniş cephesinin en önemli halkası da yine bu destekti. Ve dikkat çekici bir şekilde, İsrail fiilen bir kurşun atmadan Şam kapılarına kadar ilerledi. Saha kontrolü, müttefik aktörler ve vekil unsurlar aracılığıyla sağlandı. Bu durum, Ortadoğu'daki savaşların yalnızca tank ve tüfekle değil; diplomatik baskı, psikolojik harp ve vekâlet savaşı yöntemleriyle sürdürüldüğünü bir kez daha göstermiştir.

Nihayetinde, İsrail 8 Aralık 2024'te Suriye'nin güneyine yönelik resmî bir kara harekâtı başlattı. Bu........

© Yeni Mesaj