Bolivarcılıktan Nobel'e: Venezuela'nın bitmeyen hesaplaşması
Bir ülke düşünün: yoksulluğa "devrim"le çare aradı, ama yıllar sonra o devrim tartışmaların merkezinde kaldı.
O ülke Venezuela.
Bolivarcılık: Bir hayalin ağırlığı
Venezuela'nın bugünkü siyasetini anlamak için önce "Bolivarcılık" kavramına bakmak gerekir.
Adını bağımsızlık savaşçısı Simón Bolívar'dan alan bu ideoloji, Latin Amerika'nın birliğini, eşitliği ve halk egemenliğini savunuyordu.
Hugo Chávez, 1999'da iktidara geldiğinde bu mirası "21. yüzyıl sosyalizmi" adıyla yeniden canlandırdı.
Devletin petrol gelirleriyle halkçı programlar başlattı, yoksullara ev, eğitim ve sağlık hizmeti sağladı.
Başlangıçta halk umutluydu; çünkü gelir dağılımı gerçekten düzeldi.
Fakat yıllar içinde ekonomi petrole bağımlı kaldı, üretim geriledi, devlet harcamaları şeffaflığını yitirdi.
Böylece "Bolivarcı devrim", halkın değil, devletin eliyle yönetilen kırılgan bir sistem haline geldi.
Maduro dönemi: Direniş retoriği, derin kriz
Hugo Chávez'in ölümünden sonra görevi devralan Nicolás Maduro, aynı ideolojik çizgiyi sürdürdüğünü söylüyor.
Söylemlerinde hala "emperyalizme karşı direniş" öne çıkıyor.
Ancak sokaktaki tablo farklı.
Enflasyon dünya rekorlarını kırdı,
Temel ihtiyaçlar ithalata bağımlı hale geldi,
Milyonlarca Venezuelalı başka ülkelere göç etti.
Maduro yönetimi, krizin sorumluluğunu büyük ölçüde ABD........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Mort Laitner
Stefano Lusa
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon