'Sudan geçtim susuzum, yüküm ekmek karnım aç'
Çocukluğumda annemden duyduğum bu söz hatırımdan hiç çıkmaz.
Ne zaman bize kızsa, boş boş akşama kadar sokaklarda top koştursak, eve geldiğimizde de yemeği ya da önümüze konan ne ise onu beğenmediğimizde söylerdi.
Şimdi çok daha anlam kazanıyor bu söz bende.
Malum aylık ve yıllık bazda işsizlik rakamları açıklanıyor.
Yüzde 10'un üzerinde olan işsizlik rakamları, özellikle genç nüfusun girdiği çıkmazı ve ekonomik zorlukların getirdiği sorunları açıklamakta yeter de artar nitelikte bir durum.
Peki gerçekten işsizlik var mı?
Gebze gibi sanayi kenti bir yerde sayısı binlerce fabrika ve üretim tesisleri var iken sorun nerede?
Neden gençler iş imkanına kavuşamıyor?
Acaba sayın Gebze Belediye Başkanımızın da dediği gibi gençler iş mi beğenmiyor?
Sorun sistemde ya da iş sahalarında mı, ya da gerçekten iş seçen ve beğenmeyen kişilerde mi?
Çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteren firma ve fabrikalar, kalifiye olmayan bu 18-25 arası gençler için istihdama katılmaları yönünde iş öncesi eğitim ve çalışma koşulları tesis edebilirler mi?
Bu soruların cevaplarını bulabilmek için bakılması gereken yer eğitim ve okul sistemi içerisinde gençlere ne gibi fırsatlar sunuluyor, gelişim ve yaşam dönemleri içerisinde hangi alanlara yöneleceklerine sistem nasıl karar veriyor?
Bunu irdelediğimizde sorunun ne olduğunu ve çözümün neler olduğunu açıklamak mümkün olacaktır.
Gebze özelinde ortalama bir geliri olan ailenin 6 yaşındaki çocuğu devlet okulunda eğitim öğretim hayatına başlıyor.
4 yıl temel eğitim alıyor.
10 yaşına geldiğinde sistem diyor ki, ilk öğretimin ikincisi safhasına hoş geldin.
Okulda spor salonu yok.
Gösteri, konferans ve tiyatro salonu yok.
El işi eğitimi salonu........
© Yeni Mesaj
