Provokatör olmuşum!
Hakikatten korkmayın, hakikati seslendirmekten kaçmayın, dediysem de, kimse oralı bile olmadı.
Bu hafta vaaz bitimine yakın camiye gideyim, kimseye karışmayayım, diye ezana beş dakika kala camiye girdim.
Genç Hocamız, Diyanet'in gönderdiği 'su israfı' konusunda vaaz veriyor. Dünyada kaç kişinin açlıktan öldüğünü, kaç kişinin ölüm tehlikesi altında bulunduğunu ve ülkemizde yılda ne kadar gıda israfı yapıldığını, rakamlarla anlatıyor.
O an 'Hocam! 22 bin lira asgari ücret ile neyin israfını yapacağız? Gelir adaletsizliği israf değil midir? 300-400 bin lira maaş alanlar, insanımıza israfın kötülüğünü anlattırıyor' dedim ki, Hoca Efendi, 'ben siyasetçi değilim, hiçbir partiyi temsil etmiyorum' mealinde bir şeyler söyledi.
'Hocam, benim tepkim size değil. Bu hutbeyi hazırlayıp, size gönderenlere. Neden bu milletin asıl konuları konuşulmuyor' cümlemi tamamlayamadan, cemaatin malum kesimi, 'camide siyaset yapma, bunların konuşulacağı yer burası değildir, sus, sus' vs… dediler.
Namaz bitti. Türkiye'nin her ilinde, ilçesinde, mahallesinde ve köyünde, 'kendi ikballeri, işleri veya çocuklarının iş, kıdem vs. için, insanları etkileyenler yine yoktu ortalıkta. Olanlar ise yokluk içinde ucuz fedailik yapanlardı.
Ortak sözleri ise 'camide siyaset konuşulmaz'. Doğrudur.
Peki, camide ne konuşulur? Hakikat konuşuluyor. O hakikat, partilere, liderlere göre değil Allah'ın ve Resulünün ölçülerine göre konuşuluyor.
Bu ülkede........
© Yeni Mesaj
