Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur
Günümüzde en çok konuşulan adalet ve zulüm kavramlarıdır. Bunun sebebi ise herkesin, her anlayışın ve her devletin ayrı ayrı adalet ve zulüm tabirlerinin oluşudur.
Bu yüzden olsa gerek dünyanın en zalimleri adaletten bahsederken en mazlumları ise zalimlikle itham ediliyor.
Peki, biz ne yapıyoruz?
Asıl soru budur; Biz, nefsimiz olarak, vekalet verdiklerimiz olarak, aldığımız veya alamadığımız kararlar olarak adalet veya zulmün neresindeyiz?
Bu gibi soruların cevaplarını bulmak çok kolay. Koyarsın İslam terazisini önüne. Sonrada tartarsın. İşte o teraziden birkaç ölçü;
'Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır." (Nisa 135)
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.a.v) birkaç şerefli sözünü hatırlayalım:
"Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, Rahman'ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar." (Nesâî, Âdâbü'l-kudât, 1)
"Herkes iyilik yaparsa biz de yaparız, herkes zulmederse biz de zulmederiz, diyen ilkesiz kimseler olmayın. Aksine kendinize iyilik yapanlara karşı iyilik yapmayı, kötülük yapanlara........
© Yeni Mesaj
