YENİDEN REFAH ERİYOR MU?
Her zaman vurgulamaya çalışıyoruz. Siyaseten ülkemizde iki kutuplu bir akım izlenmekte. Parlamenter Sistem’den Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ne geçişten sonra marjinal ve ideolojik partiler hariç iç siyasette iki farklı grup var, ekol var. Dünyadan örnekleri de var. Cumhuriyetçiler- Demokratlar. Farklı görüşler, sanatçılar, milyar dolarlık iş insanları, medyası, basını ve sermaye gruplarını saflarını belirliyor. Her gün çekiliş ile bir kişiye 1 milyon dolar dağıtanları mı ararsınız? Sonunda iki aday çıkıyor meydane, ikisi de birbirinden merdane ve biri ipi göğüslüyor, hepsi bu.
İç siyasette ise DEM aday çıkarır çıkarmaz veya 2. tura kalacak seçimlerde pazarlık gücünü artırmak ve 2. turda verilecek ödünlere göre saf belirleme çalışmaları olabilir. Nihayetinde iki aday yarışacak. Birinci cephe milliyetçi- muhafazakâr, demokrat vb. olacak, ikinci cephede de Cumhuriyetçi, ulusalcı, sosyal demokrat cephe olacak. Eskilerin tabiri ile siz buna sağcı solcu deyin, Cumhuriyetçiler, demokratlar deyin, fark etmez. Ancak durum ortada.
Şunu hala anlayamıyoruz. Yönetim sistemi değişmiş, biz hala parti kurma derdindeyiz. Altılı ya da daha küçük ölçekli masalarda toplanmaktayız. Meclis grubu oluşturmak için yapılan iki ya da üç partili grup koalisyonları vs.
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ne adapte olmaya çalışıyor. Değilse CHP, bu küçük ölçekte 4 siyasi partiye 38 milletvekilini bağışlar mıydı? Tabii ki hesaplar farklıydı. Parti başkanları milletvekili dahi yapılmadı. Cumhurbaşkanlığına çok yakın daha ulvi görevler........
© Yeni Meram
