ANKSİYETE Mİ, PİMPİRİKLİLİK Mİ?
Günümüz insanı, farklı nedenlerle oldukça endişeli, kaygılı ve çekingen oldu. Özellikle gençler arasında yaygın olan gelecek kaygısı, birçok kişiyi anksiyete bozukluğuna sürüklüyor. Anksiyete, gelecekle ilgili yaşanan korku ve tehdit algısına karşı yoğun korku, kaygı ve huzursuzluk hissiyle ortaya çıkan psikolojik bir rahatsızlıktır. İnsanın fıtratında bulunan bu duygu aslında doğaldır. Ancak normal olan bu duygunun sınırları aşarak, maddi ve manevi zararlara yol açacak boyuta ulaşması sorundur. Bu durum yeni ortaya çıkmamıştır; tarih boyunca var olmuş, ancak günümüzde artış göstermiştir. Bunun birçok nedeni vardır.
BU SORUN YENİ DEĞİL, AMA ŞİMDİ DAHA YOĞUN
Bu dünya huzurun tam adresi değildir. Doğarken ağlamaya başlayan insan, yaşamı boyunca bu hali üzerinden atamaz. Doğarken gülen bebek sayısı az olduğu gibi, ölürken gülen insan da nadirdir. En huzurlu anlarımızda bile ölüm gibi kaçınılmaz gerçeklerin varlığı içimizde bir hüzün bırakır. Fakirlik, sağlık sorunları, geçimsizlik, anlayışsızlık, gurbet, hasret ya da yakınlarımızın mutsuzluğu; gönlümüzü burkar, kalbimizi tedirgin eder. Etrafınıza bakın: Zengin de mutsuz, fakir de. Kadın da mutsuz, erkek de. İnanan da, inançsız da… Sebebi ne olursa olsun, en büyük sorun bence huzur ve mutluluğun nasıl elde edileceğinin........
© Yeni Meram
