“DİJİTAL MEDYA ‘ONAY DİLENCİLİĞİNİ’ ARTIRDI”
Hakikat ezelden beri birdir ve ebediyete kadar da öyle kalacaktır. Bu değişmez, sönmez, eskimez hakikat; fıtrata uygun olduğu için böyledir. Zamanın ve mekânın pörsütemediği gerçeklere bazen kutsal bir kitapta, bazen aklını çok iyi kullanarak sağlam bilgilere dayanan düşüncelerini tefekkür kalelerinin burçlarına diken cins beyinlerde rastlarız.
Elbette zamanın ve mekânın değişmesiyle teferruatta birçok şey değişir; lakin temel ve ana sütunlar hep aynı kalır. Kur’an’da, İncil’de, Tevrat’ta ve tüm ilahî kökenli kitaplarda katillik, hırsızlık, yalancılık, korkaklık, müsriflik, cimrilik nasıl yerilmişse; aynı yergiye peygamberlerin ve büyük mütefekkirlerin sözlerinde de rastlarız.
Her devirde insanların maddî ve manevî durumlarını, eylem ve davranışlarını, düşünce ve ruh yapılarını etkileyen farklı etkenler olmuştur. Son yıllarda bu etkenin adı “internet”, “sanal âlem”, “sosyal medya”, “yapay zekâ” olmuştur. Tabiî olarak her devirde olduğu gibi bu devirde de bu etkilere karşı fikir üreten, görüş bildiren, çıkış gösteren bilim adamları ve mütefekkirler ortaya çıkmıştır.
Günümüzde insanların düşünce ve ruh yapılarını etkileyen bu gelişmelere karşı birçok mütefekkir ve bilim adamı ortaya çıkmıştır. Bu mütefekkirlerden biri de psikolog Carl Jung’dur. Jung, bu alanda at oynatan nadir zirve isimlerden biridir. Bu yazımda, onun sohbetlerinden aldığım bazı görüş ve düşünceleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Alıntılara geçmeden hemen şunu belirtmeliyim ki biz müminler, zaten bu gerçeklerin çoğunu ve daha ilerisini kitabımız Kur’an’dan ve Peygamberimizin hadislerinden bilmekteyiz. Aradaki fark ise şu: İslam âlimleri ortaya çıkan yeni durumları anlamakta biraz gecikmiş görünüyorlar. Çünkü bu gelişmeler Batı kültürünün, Batı tefekkürünün bir eseri. Bizim ulema ise Batı’dan ve onun ürettiği yeniliklerden bîgâne durumdalar.........
© Yeni Meram
