menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gerçek benlik, kalabalıklar içinde değil; yalnızlıkta inşa edilir

8 0
24.06.2025

Günümüzde modern çağın insanı artık yalnızca var olmakla yetinmiyor; görünmek, beğenilmek ve kabul edilmek istiyor. Tabi bu durumun ortaya çıkmasında kitlelere kolayca ulaşmayı sağlayan bireyleri adeta birer televizyoncu gibi içerik üretmeye zorlayan sosyal medyanın etkisi çok büyük. Bu noktada artık kitle iletişim araçları olan televizyondan sosyal medyaya kayan izler kitle sosyal medyada yer alan içerikleri tüketmeye hızla devam ediyor. Bu içerikleri tüketirken kendine sunulan veri seri üzerinden seçimlerini yapıyor. Fransız düşünür Guy Debord’un kavramsallaştırdığı “Gösteri Toplumu”, ise günümüz medya düzenini anlamak için hâlâ en güçlü teorik anahtarlardan biri. Çünkü artık gerçeklik, deneyimlenen değil, gösterilen şey haline gelmiş durumda.
Bu düzende birey, medya aracılığıyla kendi benliğini sunar; ama bu sunum, çoğunlukla sahici olmaktan uzaktır. Sosyal medya, bu çağın vitrini konumu ile bireylerin kendi “markası”nı yarattığı, filtrelerle süslediği, anlarını parçalayıp estetikle donattığı bir alan. Fotoğraf karelerinde gülümseyen, başarılarını sıralayan , sevinçlerini paylaşan insanlarla dolu. Ama acılarımızı, kırgınlıklarımızı, yetersizliklerimizi sosyal medyadan daha doğrusu toplumdan saklıyoruz. Gerçek benliğin yerine “sunulabilir benlik” geçiyoruz. Bugün tam olarak yaşadığımız ise Erving Goffman’ın “gündelik hayatın dramaturjisi” dediği şey, artık bireyin kendi kendisinin halkla ilişkiler sorumlusu olmasına evrilmiş durum ile karşı karşıyayız. Gündelik hayat rutinlerinden uzak paylaşım yapan insanlar hiç yaşamadıkları bir hayatı sosyal medyada paylaşırken ait olmadıkları sosyal sınıfa ait postların yanında adeta ahlak aforizmalarıyla yargı dağıtmaya devam ediyor.........

© Yeni Meram